Hakkımda

Fotoğrafım
http://twitter.com/pamuksurat

Haziran 25, 2010

Umursamazlığı evlatlık alıyorum

Sana gelmek isterken,senden uzaklaşmak ;
Hatırlamak isterken,neye benzediğini unutmak gibi...
Seninle ölmek isterken,senden önce ölmek ;
Seni düşünürken başkasını öpmek gibi...

Sen bugün olduğunda dünü koparırken takviminden
Ben iki gün önceyi koparıyorum.
Bu yüzden , sen bugünü yaşarken
Ben dünü yaşıyorum...

Bazen unuttuğum şeyleri hatırlıyorum seninle ilgili,
Garip ama heyecanlandırıyor hatırlamak.
Bazen dalıp gidiyorum en kalabalık zamanlarda
Bakışlarım bas bas bağrırken adını
Ben umursamazlığı evlatlık alıyorum.

Biliyorum bu ben değilim
Ama ben olduğuma inanmak istiyorum.....



pmksrt

Haziran 24, 2010

Vicdanıma Kafein Vurmuşlar Gibi Uykusuz

   

       Nerdeyim ?Hayır sen nerdesin?Ne yapmaya çalışıyorsun?Duymak istemiyorum.Bakıp durma öyle...Yaklaşma,yapma şunu! Dinlemiyor musun beni...Kime diyorum ? Deli etme beni...Ne yaptığını bilmiyorsun,yanacaksın görmüyor musun? Aklında susturmaya çalışıyorsun beni her gece uyumadan önce.Görmüyor muyum sanıyorsun? Bu kadar belli ederken sen,ben bunu anlamadım mı sanıyorsun? Anlamamışlığa vuruyorum,anlamadığımı inanmışlığa vuruyorsun...İyi oyuncu değiliz çünkü iyi bir oyunda değiliz.Vicdanıma kafein vurmuşlar gibi uykusuz...Halbuki hiç bir suçu yok.
   
     Bir kaç cümle kurmak istiyorum.Olmuyor daha ağzımı açmadan yoruluyorum.Çok farklı bir hayattayım.Öncekilere hiç benzemiyor.Bir uçurum önünde,rüzgara karşı direniyorum.Bazen tek bir şey,her şeyini kaybetmene neden olur ya hani...Sahip olduklarıma sarılıp,korkuyorum.Aklım yanlış sokaklarda dolanmasın.Aklın aklıma suç işletmesin.Ben kimseyi öldürmeyeyim , sen kimseyi öldürme...Sırf "Keşke" ile başlayan cümleler kurmamak için,kendimi göz göre göre ateşe atamam.Kayıp bir zaman bul bana.Bulabilir misin? O zaman aklımı yorma ...Ben,ben çok korkuyorum.Herşeyimi mahvetmeme neden olacak bir senete sarhoşken imza atmaktan...Ne olur yapma bunu.Git .Git işte..Adımı unutabileceğin bir yere.
   
     Sevmiyorum seni.Ben sevemem zaten kimseyi...Aklım gidiyor arada o çaresiz susmalara.
Bazen herşey için çok geçtir ya hani..Bu doğru,yalan değil ki..
Nereye gitmeye çalışıyorsun benimle? Dön o yoldan,orası çıkmaz sokak...Hakkımız yok buna,hakkımız yok sevdiğimiz ana yolları da çıkmaz sokak kılmaya...Elinde değil biliyorum.Uzağa gitmeye gerek yok bakışların acı çekiyor görebiliyorum.Aklım o kadar karışık ki gitmekten başka bir şey düşünemiyorum.Nereye gideceğimi bile bilmiyorum...
   
Aklında sustur beni.Çünkü ben bu gece seni dinlemiyorum.Bakışlarında sustur beni.Çünkü senin bana baktığın yerden sana bakmıyorum.
Sustur beni.
Çünkü yalan söylüyorum....




GizemİPEK

Haziran 22, 2010

Hatırlamak İçin Seni

İçimde toplayıp atmaya çalışırken seni
Sen daha da bir dağıldın hücrelerime..
Nefes aldıkça hisseder hale geldim seni
Canlandıramıyorum bir türlü seni hayalimde
Eskisi gibi net değilsin..
Burnunu koysam yüzüne gözlerini tamamlayamıyorum
Gözlerini hatırlasam dudaklarını...
Bazen kolların eksik oluyor hayalimde bazen gözlerin..
En kötüsü nedir diye soruyorlar
Bazıları karşı çıkacak ..
Ama en kötüsü bir hayali bile canlandıramamak
Hayalimde seni sakat görmek istemiyorum..
Özlemekle hatırlanmıyor geri kalan resmin
Özlemekle hatırlansa,
O zaman gerçekle ayırt edilemez zaten hayalin..
Her gün anılara çalışıyorum
Biraz daha hatırlamak için seni...

Gizem İPEK

Haziran 20, 2010

Kırmızı Işıkta Karşıya Geçmek Gibi Bir Şey,Sana Bendekini Anlatmak..

Düşünüyorum da belki böyle olması gerekiyordu.Kırmızı ışıkta geçmekten söz ediyorum.Senin bir suçun yoktu arabanın önüne çıkan bendim.Tam olarak katil sayılmazsın.Ben vicdanımı rahatlatmak için intiharıma kaza süsü verdim belki de..Siyah renkti araban, hatırlıyorum.Hangi hızla bana doğru geliyordun? Radyonda hangi şarkı çalıyordu? Reflekslerin beni görünce ne kadar kuvvetliydi? Dur bir dakika daha önceden tanıyor muydum seni? Ya da sen tanıyor muydun beni? Hangi trafikte kaldın ? Karşıdan karşıya geçerken ben,seninle saniyelerimiz uyuşmaz mı ? Sahi ezip geçsen olmaz mı? Bilemiyorum bilemiyorum...
 
Daha kaç şırınga yorgunluk çekmeliyim? Ya da kaç sigara? Nefesim yetmiyor...Aklım sen kokuyor,kalbim ise kafasına silah dayanılmış anılar...Gözlerim kapalı yürüyebilirim korkmam.Ama gözlerim kapalı konuşamam.Aradaki farkı mı soruyorsun? Gözlerim kapalıyken yani körebe oynarken bir yere çarpsam birileri tutar.Ama konuşurken öyle değil.Son sözlerimi nereye bağlayacağımı bir tek gözlerim açıkken görebilirim.Belki de bu yüzden pişmanlık ,körebeden daha çok korkutur beni...


Ne demek oluyor tüm bu sözler? Sarhoş muyum?Evet belki biraz.Hayır inanma çok daha fazla...Yalan söyleyemiyorum gördün mü bak ,dilimin bağı çözüldü bu gece.Merak ettiğim bazı şeyler var.Onları soracağım..

Sokağın köşesindeki filmci, o kapandı mı? Adamın ben de üç filmi kaldı oysa götüreceğime söz vermiştim... Bugün babalar günü ya hani, ben babamın yanına bile gidemedim..Sahi senin babanla aran nasıl,bugün naptınız ? Dünkü Danimarka-Kamerun maçını izledin mi? En son ne zaman sinemaya gittin? Bugün ne yedin?  Ne bileyim anlat işte bir şeyler.Dinlerken uyuyakalacağım türden hikayeler...
Neyim mi var diye merak ediyorsun ?
Boşver ...Anlatamam,anlatamam.Sorma zaten, yalan söyleyemem sana böyle sarhoşken..
Biraz başım dönüyor.Ama tatlı bir baş dönmesi.Hafif mide bulantısı ona eşlik ediyor...Afedersin sormayı unuttum "Balık kraker yer misin? Al lütfeen.Dolapta su olacak sabah okula gitmeden koymuştum susadıysan ,getiririm istersen..." Nerede kalmıştık?
Anlat diyordum en son.Ah bir dakika bir de şarkı açalım media player dan.

"Keşke bende sarhoş olsam ,ozaman bukadar saklanmam...Sana anlat diyorum boşver diyorsun.Yalan söyleyemezsin biliyorum.Bana anlat diyorsun sana sorduğum gibi sormuyorsun sen daha çok kaçıyorsun.Köşedeki filmciyi soruyorsun beni sormuyorsun..Babamla aramın nasıl olduğunu soruyorsun ,beni sormuyorsun.En son izlediğim filmi,bugün yediğim yemeği merak ediyorsun.Sen beni merak etmiyorsun...Ne anlatayım sana ? İzlediğim filmi mi? Yediğim hamburgeri mi?...Sen artık umursamıyorsun..." diyorsun içinden..Çünkü konuşmuyorsun,bir suyla sarhoş olmuşçasına bakıyorsun bana öylece...

Belki anlatamıyorsun belki ben anlatamıyorum.Ama anlayabiliyorum,ama anlayabiliyorsun...Sana içimdekini anlatmak , kırmızı ışıkta karşıya geçmek belki...Sana gelmek 10.katta pencere silmek belki..Kulağa kötü geliyor değil mi ?Bazen uçurumu bilipte yürümek ...Meydan okumak ayağının altından kayıp giden taşlara...Nehir de akıntı tersine yüzmek...Korkutuyor mu bunlar seni? Aman allahım,ayakkabılarının bağcıklarını bağlamadan yürüyemez misin sen! Çıkar şu can simidini üstünden, su belini bile geçmiyor...Dalga çıkarsa diye korkuyosun..Sadece ölü denizde mi yüzmeyi öğrettiler sana? Dalganın da denizde olacağını söylemediler mi hiç? Yeniden yüzmeyi öğrenmeye ne dersin?Gönüllü olabilirim belki..

Sana demiyorum kendi kendime konuşuyorum...Senin kafanın içindekiler de susmuyor,kavgaları kulağıma geliyor duyabiliyorum...
Başım çok ağırlaştı.
Uyumak istiyorum...
Işıkları söndürüp biraz uyusak mı ?
Ama ondan önce bir şeyler anlat bana.
Ama güzel şeyler...
Güldür beni kahkahalarla gecenin bir yarısı ,
Aynı anda durup birbirimize bakalım.
Göz göze geldiğimizde yeniden aşık olalım.
Haydi çabuk ol uyuya kalmamış olayım...


GizemİPEK

Haziran 18, 2010

Öznesi sen olan cümleler sahibinden satılık

Karar ver önce içinde hangi hikayenin kahramanısın?
Belki bir balıkçısın denizinde gel-gitleri tutuyorsun.
Benim denizim çekilirken artık senden
Sen daha yeni batmak istiyorsun...
Çok geç demem mi zannediyorsun?
Zaman,senle beni, di'li geçmiş zamanın rivayeti olarak anlatırken
Yüklemi "şimdi"olan cümlelerimde yer alamazsın artık sen..
İstersen en sıcak yaz günü elinde suyla gel
İstersen yağmur ol gel
Bu geçip giden zamanı unutturamaycak
İçimdeki binlerce "neden?" sorusuna cevap olmayacak.
Seni başkalarına anlatan cümlelerim sahibinden satılık...
Bil ki unutuldun artık.
Kötü bir insanmışım gibi bakma öyle bana
Sen benden daha iyiymişsin gibi.
Senin yaptığın neydi peki?
Tanıdığımı zannetiğim insandan ne kadar da uzaktaymışsın
Keşke zannetiğimle kalsaymışsın...

Haziran 14, 2010

Başsağlığına Gel Diye Anılarımızı Öldürüyorum


Biliyorum uzağım,belki bir şehir kadar.Bir bilet almak iki dakika,yanına gelmek,otobüsle belki dört saat,ama o yollar sanki beş yıl kadar..
Belki gelirim bir gün ya da anılarımızı öldürürsem sen gelirsin başsağlığına..
Belki bir cenaze kadar uzaksın bana.
Herkesin yüzü sen gibi ama sen herkes gibi değilsin sevgili.Bu gece içmedim sana yemin ederim.Bunun adı delirmek mi?Bostancı dan Adalara kadar özledim seni.Bir depremle sonsuzlaşacak gibi...Bir deprem kadar uzaksın bana belki.
Sevdan,bir rimelle akıp giden gözyaşı kadar siyah ama sensiz geçen geceleri ,seni görünce unutturacak kadar sabah...Ne zaman günaydın diyeceğiz? Kahvaltıyı hangimiz hazırlayacak diye yine nezaman kavga edeceğiz?....
Senaryomuz kaderdi ama biz inadına doğaçlama yaşadık seninle.
Gidilmesi gerekilen yerde durup sarıldık,sarılması gerekilen yerde gittik.
Şimdi yardımcı oyuncuların, asılların yerini doldurmaya çalıştığı  yerdeyiz.
Onlar düz oynuyorlar;sarılması gerekilen yerde sarılıyorlar,gidilmesi gerekilen yerde gidiyorlar.Anlayacağın kendilerinden hiç bir şey katamıyorlar.Nerdemiyiz? Gelenin gideni arattığı yerdeyiz...
Anıları gezdirmeye çıktın belki,yanan odamın ışığını görünce durdun.Açık pencereden içeri girdin.Karanlıktan korktuğum için uyurken ışığı açık bıraktığımı fark ettin.Işığı söndürdün.Yanıma uzandın ,bana sarıldın.Çünkü bir tek ozaman korkmazdım.Adımı fısıldadın,adını fısıldadım...Uyandım birden.Sen yoktun ama açık bıraktığım ışık ta yanmıyordu.Belli ki bir karanlık kadar yakın,bir ışık kadar uzaktın bana.Ne desem az kalır ne desem tanımsız..Öyle uzaksın ki..Aklım yorulur her gece sana gelirken.
Uyandığımda deli gibi korksamd,tir tir titresem de,karanlıktan değil.Sensizlikten..Gücüme gidiyor senle uyuyup sensiz uyanmak.Her gece "su içme" bahanesini konduramıyorum sana..
Başsağlığına gel diye her gece bir anımızı öldürüyorum.. Son anımızı da öldürdüğüm gün ;O gün seni son görüşüm olacak belki de.Ama korkmuyorum çünkü bir ömür yetmeyecek,hepsini öldürmeye...Elimi elinde hissedecek kadar gerçeksin.Ama uyanınca bozulacak kadar rüya.Ne olur ağlama.Gözyaşını hissettiremeyecek kadar uzak değilsin bana.....




GizemİPEK

Haziran 12, 2010

Leş Gibi Pişmanlık Kokacak Olsam da






















Nereye gidiyorsun ?
Sen de bilmiyorsun nereye gittiğini,,
Ne desen şimdi yalan olur
Sadece bu ayakların izi ; "gitmek"
Sen ise bunun anlamını bilmiyorsun...
Arkandan izliyorum da,
İki adım düne,bir adım yarına atıp yalpalanıyorsun,
Rüzgardan desem,uçurtmam kımıldamıyor...
Bence sen de sarhoşluğa vuruyorsun
Çünkü leş gibi pişmanlık kokuyorsun....
Ne yapıyorsun?
Hiçe sarkan hayallerin okul çıkışında mı bekliyorsun? 
İstemeden,sen bu değilsin'liklere mi  hak veriyorsun?
Her gün tok karnına bir "unutkanlık" mı yutuyorsun?
İçindeki "karar kapılarını" hep kendi yüzüne kapatıyorsun..
Neden yapıyorsun bunu sana
Neden yapıyorsun bunu bana...
Üzüntülere esniyorsun,
Uyuşturucun uykun mu sevgili?
Uyumak mı istiyorsun?...
Şşş cevap verme..
Biliyorum mutlu görünmeye çalışıyorsun
Ozaman şimdi bozmayalım bu oyunu..
Beni bukadar nasıl tanıyabiliyorsun diyorsun.
Aynı hataya komşuyuz diyorum..
Ne demek istediğimi iyi bildiğinden susuyorsun.
Suratını ekşiterek,güneşe gözlerini kısarak
Nereye gideceğim? diyorsun ..
Sorun gitmek değil,sorun dayanabilmek ;
Nereye gideceğini bilmeden yılları göze alıp yürüyebilir misin?
Uçurum kenarında körebe oynayabilir misin?
Ya da yıllarca koştuğunu sanıp aynı evde uyansan delirmeden durabilir misin?
Şimdi bana nereye mi gitmeliyim diye soruyorsun?
Ben zaten nereye gideceğimi bilseydim,
Yolu sen biliyormuşsun sanıp peşinden gelmezdim.
Artık biliyorsun yolu bilmediğimi,şimdi de mi gitmeyeceksin? diyorsun
Şimdiki zaman dediğin bir saniye sonra "geçmiş"olmuyor mu ?.
Benim bildiğim bir dün vardır,bir de yarın.
"Bugün" yoktur ...
Varsın bir dönümlük yarınım olsun,bir düğümde bir dünüm....
Çok ta umrumda değil nereye gideceğim..
Tek bildiğim ; Leş gibi pişmanlık kokacak olsam da
Sensiz gitmeyeceğim...


Gizem İPEK



*Yazarken çalan şarkı : Sgo-Bu Böyledir

Haziran 10, 2010

Belki Bir Gün

Gecenin birinde
Telefon çalar açarsın...
"Alo"dersin
Ses yok..
Tam o sırada kendine hakim olamayan bir ağlayış duyarsın
Merak edersin,
Kimdir,nedir?
"Benim.." der adını söyler,
Sanki söylemese tanımazmışsın gibi...
Burnunun direği sızlar işte o an
Ne diyeceğini bilemezsin,onca zaman..
"Bana bir şeyler anlat !"der ağlayarak,
Ne anlatacağın umrunda değildir,
Belli ki kötüdür,
Sadece sesini duymak için aramıştır..
Heycanlanırsın birden telaşla
Su basan odanı,yarınki sınavını
Ve daha buna benzer olağan şeyler anlatırsın..
Seni dinlerken hala devam eder ağlamaya
Daha da fazla daha da fazla...
O sormaya korkar sense söylemeye
Şimdiki sevgilini anlatmazsın ona...
Zaman ne de çabuk geçer oysa hep sen konuşmuşsundur..
Belki de orada dursun zaman istersin ama acı vere vere ilerler..
Uykun gelir ama bedenindeki tüm enerjiyi hikaye anlatmaya verirsin..
"Seni Seviyorum.."der söylerken kendinden geçer,
Kaç kere söyledi bilinmez..
Senin ağzını bıçak açmaz
Ama gözlerin dolar,
Bir şey söylemek istersin yapamazsın...
Kalbine bakarsın görünen yerde yoktur
Okadar derine sarıp sarmalayıp saklamışsındır ki onu
Sesini duyan yoktur..
Duygusuz gibi görünürsün,
Seni unutması için neden yaratırsın bu suskunluğunla ona...
Ona tekrar tapmamk için
Kavga etmeye çalışırsın...
Ama o bunları tahmin eder,
Seni susturur "Umrumda değil..." le başlar cümleleri
"Seni seviyorum..."la biter..
İki saat telefonda konuşursunuz
Kendinde değilmiş narkozun etkisinden yeni uyanmış gibi
Halsiz bitkin her şeyden vazgeçmiş gibi konuşur...
Ondan daha iyi tanırsın onu
Kolay kolay bu hale gelmezdi dersin
İçinden söküp atmak istersin onda ki narkozu..
Alışkın değilsindir onu güçsüz görmeye,dayanmazsın o haline..
"Yıllar sonra bir gün olur belki.." dersin
Senden önce uyuya kalır telefonda.
Burnuna saçlarının kokusu gelir,kilometrelerce uzaklıktan
Elinde olmadan yıllar sonrayı düşünürsün,
Onu düşünürken,inadına kolların,dudakların yanındakine sarılır.
Ama nafile,
Ruhun,onun başı ucunda uyuyakalır....















Gizem İPEK 




*Yazarken çalan şarkı : Kargo-Yıllar Sonra

Haziran 09, 2010

Deli Gibi Mutlu Olsan da..


Deli gibi mutlu olsan da,
Ah şu tamamlanamamışlıklar..
Hep o bir yerde,yarım anlaşılmalar,anlatamamalar..
Hafızana küfrettiren güzel anılar,
Yutkunurken bazen boğazına takılırlar..
Kaldırır kafanı gökyüzüne bakarsın
Bir yardım bekler gibi..
O sana gündüz güneş verir,
Sen karşılığında ona geceleri yağmur..
Anlaşma bu,böyledir...
Her gece gözlerindeki çiçekleri sularken sen
Daha da kurur onlar..
Yaşatmak istedikçe solar gider onlar..
Her gün bir yeni maskenin içinde bulursun kendini sırf unutmak için...
Başta hoşuna gider oyun sanarsın
Sonra gerçekte kim olduğunu hatırlamazsın...
Hiç bir hayale almak istemesen de artık,
Dil ne kadar söylerse söylesin,
Gözlerin ne kadar görmek istemese de,
Kolundaki saat geçen zamanı nekadar haykırsa da yüzüne,
Sen ne kadar elinle kovalamaya çalışsan da
Canlanır gözlerinin önünde birden anılar..
Bazen en öfkeli kavganın ortasında bulursun kendini
Bazense en gözü dönmüş en deli sevgi de sarılırken elleri ellerine...
Karşı koymaya çalışma yapamazsın.
Çünkü
Söz dinlemez onlar.
Kendi canından kaçamazsın..
Oyala kendini yüzündeki maskeyle şimdi
Uyut kendini adını bilmediğin yerlerde istediğin kadar..
Ama anılar sen nereye gidersen ,senden önce gitmiş olacaklar
En dayanılmaz yalnızlıklarda ses çıkarmadan "yanında" oturacaklar..
Geç oldu şimdi uyu..
Ama uyandığında,
Anılar senden önce uyanmış olacaklar.
Ve unutma ki
Aklından,başka akla kiraya çıkmayacaklar.........


GizemİPEK

*SecretGarden-Nocturne

Haziran 08, 2010

Bir Zamanda Mektuplar


   

17mayıs2005te yazdığım iki sayfalık Can Yücel'in "Anladım" şiirini,bugün çalışma masamın sağ çekmecesinde buldum...Eski kasetler vardı onlara bakmak için açmıştım,katlanmış kağıdı görünce açtım hemen.Sonuna bir kaç cümle eklemişim şiirin..Şimdi söylesem ne yazdığımı bir şeyi değiştirmeyeceğinden,katlayıp kağıdı onu gördüğümü unuttum.Neden benim çekmecemde olduğunu o şiiri neden vermem gereken kişiye vermediğimi hatırlayamıyorum.Bir kavga arifesindeydik heralde..

    Çekmecenin altına doğru karıştırmaya başlıyorum.Bir kaç bilgisayar oyununun altında bir tane mektup daha buluyorum.Aslında cesaret edemiyorum açıp okumaya ama diğer yandan da 19Haziran2007 yazısı gözüme çarpıyor ,merak ediyorum..
"...Bilir misin hiçleri,hiç gibi sevenleri ? Hiç olmayacakmış gibi daha iyileri.." diye başlayan ve "...Şimdi hangi yağmur temizler kirlenmiş hayallerimi söylesene! Hangi limandan tek sefer yaparsın gönlüme,geri dönmemek üzere .." diye biten bir mektup..HzA öğrenci belgemin altında buldum,bunu da neden vermediğimi hatırlayamıyorum..
Onun yanında bir arkadaşımın bana yazdığı bir mektup var.Tarihler birbirine yakın ; 03.01.2007.Bana yazmıştı unutmuşum bile .."..Canımıniçi seni çok seviyorum.Sende bunu biliyorsun ama söyleyeim dedim.Bu benim birine yazdığım ilk mektup,ayrıcalığın var.." yazıyor.İki sayfalık güldüren ama seneler sonra okununca daha çok özleten bir mektup olmuş.Seneler savursada dünyanın bir ucuna bizi bende seni hep o tanıdığım,yaşadığım halinle hatırlayacağım dostum..
Herkesin durdurmak istediği kaçıp gitmek istediği zamanlar vardır ya hani.Elimde olsa zamanı 2007de Nisandan önce durdururdum.
Sol çekmece mi ? Onu açmaya korkuyorum sanırım..Ama ondan da çok değerli bir şey çıktı.Mektup,buna benzer not filan yoktu.Bir kaç ingilizce notu,fizik notları,eski öss kitapçığı,gözlük kabı..Ve bunların arasına saklanmış küçük metal "first"sakız kutusu..Bu mu en değerlisi? Evet..
Sakız mı var içinde ? Hayır..Uzun ince bir zincir,işçilikten artan bir top metal boncuk..Ve küpe yapımında kullanılan kıvırma-bükme aletine sahip olmayan birinin,saatlerce zorlanarak üstesinden zor gelebileceği iğnesi eğilmiş, gerçekte ne işe yaradığını bilmediğim bir parça..Muhtemelen anlamsız gelecektir.Ama bu kutu benim değil bu iğneyi ben eğiltmedim.Ama bu iğneyle saatlerce uğraşılıp"Canım hangisi kısa olsun hangisini daha uzun bırakayım?"sorularıyla yapılan küpe şimdi benim kulağımdaysa neden değerli olduğunu anlamak zor değildir...O küpe yapmaktan anlamazdı ki..Cevize benzer ama daha küçük bir şey olan kabuklu adını koyamadığım şeyi kulağımda görmek istemek sadece ona özgü bir şeydi...Sadece o okadar heycanlı,üretken,mutlu,bu denli düşünceli olabilirdi.
Başka bir şey yokmu ? Olmaz mı..Çalışma masasının altında duran yaklaşık bir senedir hiç açmadığım kutu...Annem arada temizlik yaparken yerini değiştirir,bense hep ona kızarım..Aslında ayakkabı kutusu ama artık kapağı tam kapanmıyor ne yazıkki..Neden mi?Nedeni mi var o kadar dolu ki..Evimize gelen misafirler ya da çocuklar bakmasınlar açmasınlar diye hep en kuytuda durur.Belki o kutuyu açsam içinden çıkacak ruhum, girecek bedenime ozaman bulmuş olacağım kaç zamandır aradığım benliğimi..
İçimdeki mantık-duygu kavgası yine başlamıştı.Önce duygu konuştu,son sözü mantık söyledi..

-Ne olurdu tek seferliğine açsam? Söz ağlamayacağım ,kapatınca hatırlamayacağım?Sadece bakacağım?İzin vermiyorsan bakmama neden atmadın bu aptal kutuyu neden ? içinde ne sakladığını bilmiyorsun sanki!!!
-Hayır! ısrar etme!!! Ne sakladığımı ikimizde çok iyi biliyoruz..Şuanki tarihi unutup o kutunun içindeki zamana gidemem.Neden anlamıyorsun beni..Kolay mı sanıyorsun ! ? Gerçekten kötü olduğumu mu düşünüyorsun ? Öyle düşün ozaman sana kendimi aklamaycağım! Senden çok düşünüyorum seni ! Açarsam onu acı çekeceksin !Onu hiç bir zaman açmayacağım!
Seni dinleyerek yaptığım işlerin sonucunu gördük!Sen bana küssen de küsmesen de bunu yapmayacağım...Bir kez olsun kalbim susarak yardım etsen bana ! Kavgasız,gürültüsüz...

GizemİPEK

Haziran 07, 2010

07.06.10

Salata yaparken camdan dışarı baktım.Yağmur hiç bukadar susamamıştı belki toprağa..Çıkıp koşmak istedim.Öyle kalın giymeye hiç gerek yoktu.Şapkasız,hırkasız,spor ayakkabısız..Burdan sahile kadar koşabilirdim,uzaklaştığım bu şehir de ne de çok geçmişim vardı kimseye anlatılmamış..Belki başka bir şehirle aldattım İstanbul'u, ama kimselere anlatmadım bu şehir de olanları."Kol kırılır,yer içinde kalır."derler ya hani tek kişilik oyunumda ben hep onu oynadım.
Bazen anıların kokusu burnumu tıkadı nefes alamadım,bazen boğazıma oturdu yutkunamadım.Sevdanın her halini yaşadım ; -e (güvenme) halini,-de (pişmanlık) halini,-den (ayrılma) halini..Ama yalın halini bir tek bu şehir de gördüm,bu şehir de yaşadım ben..
Hiç bir zaman bulamadım ben kendimi,ne istediğimi ne hissetiğimi hiç bir zaman bilemedim.Acı çekmeyi seviyormuş gibi herkesin acısını dinledim ve hepsine ayrı bir hikaye yazdım.Okurken onlar hikayelerini ben onların gözlerindeki parıltıyı sevdim.Her yazdığımda kendilierini bulanlar vardı,ama ben hiç bir yazdığımda kendimi bulamıyordum.Hep bir cümle eksik kurmuşum gibi geliyordu ben o eksik cümleyi hiç bir zaman tamamlayamıyordum.Tamamlasamda hangi özneye hangi yüklemle bağlayacağımı bilemiyordum.Bu yüzden hiç bir zaman tam anlatamadım kendimi..Ne zaman bulmaya çalışsam kendimi,onu kuytulara daha da saklıyordum.Bulmaktan korkuyor gibiydim kendimi..Onca kayıp zamanda onca hatrı sayılır hatayı yüzüme vurmasından kaçıyordum belki de.
Neredeydim ben ? Nefesimi tutup hangi denizin dibine dalmıştım ben..Şimdi nefesim yetmiyor peşimden gitmeye.Bu şehir bende garip bir pişmanlık uyandırıyor."Ne kadar değiştin!" der gibi suçlu bakıyor yağmurları,yorgun bakışlarıma.Kendimi geçmişte bulup çıkarmalıyım diyorum.Ama nezaman geçmişin sokaklarına girsem arabalara çarpıyorum..Düşüyorum hergün aynı geçmişten aynı geleceğe..
Ne kadar zamanda geçmişti bunlar aklımdan?Öyle camın kenarında çöken karanlığın yağmurla kavgasına bakarken buldum kendimi..Kendimi buldum dediysem de lafın gelişi.Onu gelişi güzel yağan yağmurda değil saatin geri giden akrebinde bulabilirdim belki..Nerede unuttum ben kendimi? Belki cevabını biliyorum ama oraya gidip onu almaya cesaret edemiyorum...Çünkü orası bana benden yakın bir yer ama iş gitmeye gelince okadar uzakki..Aslında herşeyden çok sevdiğim bir yer ama iş gitmeye gelince o kadar korkutucuki..
Yağmur hiç dinmedi sesi kulaklarımda "ilk"leri yaşadığım anlara gitti..Zaman öyle sinsice öyle belli etmeden ilerledi..Anılar sarhoş etse de,uyku o ara hiç aramadı beni..Elim telefona gitti,istesem kendimi bulacağım numarayı çevirebilirdim ama telefonun yanan ışığına bakıp "Hayır.." dedim..




Gizem İPEK

Haziran 06, 2010

Bugün Mavi Marmara'ya,Yarın Marmarada Belki Bir Turgut Reis'e..


Şehitlerimizin kanı sularken şu bastığın toprakları,
Sen hala yağmur yağmıyor diye kurak mı sanarsın bu vatanı..
Bir anne göğsüne vurup ağlıyor ''oğlum'' diye,
Bir sevgili kendini kaybediyor ''gitme'' diye
En acısı;
Üç yaşında bir çocuk haykırıyor ''Baba'' diye..
Senin abin ölmedi diye,
Senin baban ölmedi diye
Senin arkadaşın değilmiş diye
Sen hala umursamıyor musun ateşleri ?
Bir gün sıra sana gelecek o zaman nasıl kaçacaksın?
O insanlar duygusuz,insanlıktan yoksun,onursuz..
Onlarla savaşmayacak mısın?
Ölümle burun burna geldiğinde
Tir tir titredğinde
Hayatta kalmak için bir neden aramayacak mısın?
Mustafa Kemal'i hatırlamayacak mısın..
Kendi için yaşamak umrunda değildi onun.
Vatanı kurtarmak için savaşmalı,
Savaşmak içinse hayatta kalmalıydı..
Hala korkuyor musun ?
Savaş çıkarsa hangi ülkeye mi kaçmalıyım diyorsun?
Bu düşüncelerin nefes aldırmıyor,türk gençliği can yakıyorsun..
Müttefiğindir bayrağın,sen müttefiğini bırakıp nereye gidiyorsun?
Bugün Mavi Marmara'ya ateş açtılar
Yarın daha da yaklaşacaklar..
Marmara Denizi'nde belki bir Turgut Reis'e..
Gururunuza dokunmuyor mu bu sessizlik
Bu ''Geçer-Gider lik..''
Yarın sevgilinle buluşurken ne giyeceğini mi düşünüyorsun hala?
Ya da yarınki maçı ?
Oynadığın iddiayı ?
Biten paranı mı düşüyorsun yoksa..
İnternetteki yavaşlığa mı kızıyorsun?
İzlediğin filmdeki sahneleri mi saçma buluyorsun?
Neye doluyor gözlerin eski sevgiliye mi ?
Neye içiyorsun bu gece ?
Ya nasıl nasıl görmezden gelebiliyorsun bu olanları..
Bu kadar körmüsün gerçekten ?
Üstümüze üstümüze geliyorlar görmüyor musun..
Bırak artık düşünülmemesi gereken şeyleri düşünmeyi,
Ses çıkaralım artık bırakalım kabullenmeyi !
Milli duygularımıza ne oldu bizim?
Ne o..
Göze alamıyor muyuz ölmeyi..


Gizem İpek

Haziran 04, 2010

Eve Dönüş















Seni unutmak için gittiğim şehirlerden
Seni düşünerek dönerim.

Eğer sen hiç bir yere gitmediysen,
Hala evdeysen..

Ben yolculukların en çok eve dönüşünü severim...

Haziran 03, 2010

Sayfalarca Susuyorsam..

Bazen sayfalarca konuşursun içinden
Ama dışından sayfalarca susarsın ya hani..
Hep bir veda etmek istersin
Ama son sözünü bir türlü seçemezsin ya.
Seçemiyorum..
Bir kandil akşamı,
En büyük günahı işlemişçesine..
İşte öyle susuyorum.
Ne konuştuğumu sorma
Çünkü bende bilmiyorum
Sağır etmiş kulaklarımı sessizlik
Ben kendi sesimi bile duyamıyorum.
Şimdi sayfalarca susarken
Bil ki sayfalarca konuştum içimden...




Gizemİpek

Haziran 01, 2010

2610.1308

Ne mi düşünüyorum şuan,
Susalım hiç konuşmayalım.
Sessizlik derinlemesine insin kulaklarımıza
Bir tek bakışların yorsun,
Bir şey söyleyemedikçe onlar da yorulsun..
Bir şarkı isteyelim o çalsın sadece
Bir de içki dolduralım kadehlere
Kim olduğumuzu unutana kadar içelim..
Sonra sessizlik uyksundan uyansın
Saçma sapan cümleler kuralım
Neye güldüğümüzü bilmeden gülelim saatlerce..
Sabah olduğunda hiç bir şey hatırlamayalım
Birimiz hatırlarsa diğerine anlatmasın
İçinde yaşasın her şeyi,
Diğerini de yakmasın..