Hakkımda

Fotoğrafım
http://twitter.com/pamuksurat

Temmuz 30, 2010

Gizlediğini Sandığın Şey,Gözlerinle Bana Bağırdığın Şey..



Ne zaman bu kadar alıngan oldun ? Neden senden uzaktayken mutluluklarımı kıskanıyorsun artık,ve neden bunu bu kadar belli ediyorsun ? Neden bana kızıp duruyorsun ? Gözümün içine soktuğun duygularını görmüyor muyum sanıyorsun ? Sadece görmemem gerekiyor,sadece duymamam gerekiyor.Anlamıyorsun değil mi bilmezden gelmem,buna ihtimal vermemem gerekiyor...Sen uzak duramıyorsun benden.Ama benim uzak durmam gerek senden...Sana yardımcı oluyorum,senden kaçarak.Ama sen anlamıyorsun.
Konuşmamıza gerek yok seni anlamam için...Sessizliğin yeterince itiraf ediyor aşkı zaten.Sen hala bilmediğimi,görmediğimi zannet.Bazen gözüktüğü gibi yaşamak gerekir.Bazen tüm ihtimalleri kurutmak gerekir.
Senin gizlediğini sandığın şey,aslında gözlerinle bana bağırdığın şey...Gizleyemediğin...
Bunu sana yapan benmişim gibi içten içe nefret etmek için bahaneler ararken , gözlerimi kapatıp açtıpğımda neden bakışlarını hep dudaklarımda buluyorum ? Seninkisi sek sek oynarken taşı başta yanlış yere atmak gibi...Geri dönüşü olmayan bir çizgi bu.Tek ayak üstünde kalmak gibi...
Bazen sigaran olur ateşin olmaz,bazense ateşin olur sigaran olmaz ya hani...Tüm hırsımız,ihtirasımız nefesimize karışacak o duman içindir ya hani...O dumanı ödünç alıyorum...

Umut için mucize gerekmez,
mucize için umut gerekir,ki umutsuzum...
Mucizelerden yoksunum...

Temmuz 28, 2010

Kahpe Zaman Neden Hiç El Öpmeye Gelmedi Sana ?

     Artık seni aramıyorum.Artık özlemiyorum...Artık beni sana bağlayan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmıyorum.Artık zil zurna sarhoş olacak kadar içmiyorum.Adını unutmak için,önce adımı unutmaya çalışmıyorum...Telefonun yanan ışığında,saatin değişen dakikalarıyla konuşmuyorum.Artık gururuma ihanet edecek olan hafızamı taşımıyorum.İsim soyad bilmiyorum.İnan,artık kim olduğunu bilmiyorum.


     Kim olduğumu bulmam için,önce seni bulmam gerektiği ile ilgili palavrayı ,dudaklarımdan sıyırıyorum...
Biliyor musun ? Koca bir yalansın...Dişlerine çarpan sayısız nefesi,temizlemeden önce biraz vicdan yutmalısın...


     Aramızda geçen zaman beni anneanne yaptı.Torunum olan dakikalarla sevişmelerini duyar gibiyim.Bayramlarda benim evim el öpmeye doyarken...Sen neden hiç yaşlanmadın?...Şu kahpe zaman neden el öpmeye gelmedi hiç sana ? Ve sen neden hiç şeker tutmadın ona ?...


    Hiç adil değil bu ; senden daha fazla,28 şubattan büyük şubatlar görmek...Dakikaları saat yapan son saniyelerden nefret ederken ben,senin dakikalarının saniyelere dönüşmesini izlemek...Yetişemezsin ki artık istesende...Çünkü arkamdan gelme diye ateşlerde yürüyorum.Birbirimizi severken öldürmedik mi zaten ? Ölüme yabancı değilimki ben...Üzülme çünkü artık canım acımıyor hiç bir şekilde.
Bir gün bir yerde karşılaşırsak,beni karşıdan karşıya geçirmek zorunda kalabilirsin. İşte öyle kör olacağım...Çünkü biliyorum ki bir tek gözlerine dayanamam,dayanamayacağım.

    Bu yüzden hiç bir zaman göz göze gelmeyeceğiz seninle sevgili.Ta ki sen benimle "Adım kıyamet" diye tanışana dek.Ondan öncesi bir siyah gözlükle,bir kahpe değnek...




 Gizem İPEK

Temmuz 27, 2010

Umut kemoterapi etkisi yaratmıyor kanser olan yalnızlığıma

Ne istiyorum ? Başa dönmek mi ...Sahiden istiyor muyum bunu ? Aklımı her gece sıkıştırıyorumda,hangi işkenceyi uyguladıysam da sessiz kaldı.Ne evet diyebildi ne de hayır...Nasıl bir hayat yaşıyordum kendi içimde ? Kendime ne kadar da yabancı kaldığımı daha yeni fark ettim, bu sabah aynayı temizlerken...Göz göze geldiğim şu yabancı kim dedim.Siyahla beyazı aynı anda yaşamak gibi bir şeydi,onu kendime benzetmem...Aynı anda birbirimize bakıp farklı şeyler görüyorduk biliyorum ayna...İnkar etme,ruhumuz farklı bir kere.Anılarımız , acılarımız farklı.Yüzlerimiz aynı olsa ne değişir ki..Yaşadığımız zamanlar farklı..Geçmiş üvey annelik yaptıysa da bana,gelecek bana benden daha öz biliyorum.Hissedebiliyorum.Baş ağrım aşırı doz huzurdansa karışmayın... Bir kelebeğin parmak uçlarımda dans edişini izliyorum.İlk ve son gününü bende yaşıyor olması içimi acıtıyor...Öpüyorum.Bir an onunla yerdeğiştirmeyi düşünüyorum.Akşam saati yaklaşınca ölüme yaklaşıyorum.Kanatlanıp uçsam ne fayda , aklımı kemiriyor yalnızlığım...En büyük kararım yine kararsızlık oluyor.Anlıyorum ki insan da olsam kelebek olup uçsam da bir şey değişmedi,değişmeyecek.Kanser olan düşüncelerimi benden ayırmak mümkün değil.Umut ne kadar denerse denesin, kemoterapi etkisi yaratmıyor kanser olan yalnızlığıma.Bütün tedaviler sonuçsuz.Kırık ayaklı bavulu kırk türlü yolda taşıyan kollarım artık kendini bile saramıyor...Öyle güçsüz kaldım,düşün öyle...Her sabah mide bulantısına uyanan vicdanıma nane limon kaynatıyorum.Anılar burnunu tutuyor da öyle içirebiliyorum.İlaçlar faydasız,doktorlar pek fazla bir şey beklemeyin diyor.Yakınlarım üzülüyor belki.Sahi yakınlarım kimler ? Göremiyorum hiç birini ya da nerdeler ? Acımı paylaşacak kimse yok mu ? Gözyaşımı silecek ? Anne nerdesin...Babacım ya sen ?
Ya sen sevgili  ? Karanlıktan korkuyorsan,körebe oynayamazmısın benim için ? ...
Hanginiz yakınsınız ? Artık gözlerim iyi göremiyor.Yüzlerinizi unuttum.İsimler eskisi gibi tanıdık gelmiyor..Bitiyorum yavaş yavaş..Damarlarımda benim olmayan huzur dolaşıyor.Evet evet şimdi tam sırası.Gözlerimi de kapatırsam belki ömrümün diner ağrısı...


czo

1453-ü Yaşarken Seninle

Yalnızlık paylaşılıyor,
Kayıp giden zamana,kürek vuran şu dalgayla..
Vurgun yemiş balıklar öpüşürken yosunlarla,
En büyük parça neden hep en uzaktakine düşüyor....?

Milyonlarca olasılık arasından bul beni
Yüzde birlik bir aşkla,sev...
Dudaklarım komşu olsun ses tellerine
Su basarken zeminlerini...

Kaç nefes köprü olsun aramızda ?
Kaç sur yıkılsın vücudumda ?
1453ü yaşarken seninle,
Kaç duyuyu feth edersin ruhumda ?

Şu sigaranın külüne hayat veren nefesimle
Gidip geliyorum gündüzleri gecelere.
Bizim ki susamak değil sadece
Bizimkisi okyanusu içmek seninle....



cizo

Temmuz 25, 2010

Bir Sevgiliye"Günaydın"Diyebilmek İçindi Hepsi...

Yön kavramımı seninle yitirdim.
Sağ sol oyunlarında kendimi ortaya çekerken,
Şarkı sözlerini değiştirip sana benzetirken
Bir sigarayı tersten yakacak kadar sarhoşken su diye seni içtim.
Belki daha çok yaktı bu içimi,
Ama söylemedim,söyleyemedim...
Derinlerde kramp girdi umutlarıma
Su yuttum...
Beni kıyıya çekebilecek türden inançlara tutundum.
Göz göze geldik ya hani,
Ben o kollara güvenip uyudum...
Tuzlu saçlarım yüzünde kururken,
Bir fısıldayışın,kulaklarını sağır edebileceği yakınlıkta uyudum.
Ezberlenmiş adımlarla geçtim her yoldan
Sana sarılırken ezberimi bozup uyudum.
Telefon rehberim al senin olsun ya da tüm ezberimdeki numaralar...
İstemiyorum hiç birini..
Sessize aldım tüm pişmalıkları,canımı acıtanları...
Merak uyandırmıyor artık gizli numaralar...
Beni aylarca uykumdan edenler, cok kıskanıyorlarmış şimdi seni.
Güneş vurduğunda yüzüme,yüzünü sevdim
Hala uykuda gibiydim..
Ne garip şey değil mi ?
Aslında hiç uykum yoktu.
Seninle sadece bir ilki yaşayabilmek için uyudum ;
Bir sevgiliye "günaydın"diyebilmek içindi hepsi......



                      




                             Gizem İPEK

Temmuz 14, 2010

İsterse Aklımın Kilitli Odalarında Çilingirciyi Oynasın Şeytan


Butun utançlarımdan arındım.Nasıl kokuyorum,sen soyle? Daha yeni yağmurla yıkandım.Saçlarım kurumadı daha...Mantık,ne kadar şemsiye tuttuysa da duygularıma,onlar da çoktan ıslandılar.Artık başka hissediyordum kendimi ,kısa cümleleri bile kıskandıracak uzun hikayelerim varmış gibi..
Adını hiç bilmediğim yelkenlilere bindim gözlerinde.Daha önce hiç görmediğim limanlara uğruyorum belki de...Dilim bir uçurum ve sözler ayaklarından cesaretle bağlanmış gibi atlıyorlar sana gelirken...Hafifletiyor bedenimi ruhum , sanki uçuyor gibi...Gözkapaklarım kipriklerinde uyuyakalıyor.Burnun burnuma değecek kadar yakın...Nefesin konuşturuyor nefesimi.Hiç susmuyorlar...

Ayak basmadım hiç karaya,ayak basmaktan korktuğum gibi yalnızlığa...
Bugün gözlerim uzaklara dalıyor.Sanki umuda ekmek bağlayıp denize atıyor da huzuru öyle yakalıyor gibiyim...Umut biterse ekmek biter,ekmek biterse umut biter.Ama her iki ihtimalin olası olduğu yerde huzur biter.Olasılık hesaplarının yapıldığı yerdeyim.Ekmeği umuda yettirirken,umudu huzura yedirmeliyim...
Şu denizin dibinde yatan deli huzura da ne demeli , şuna bir baksana sevgili ...

Uykusuzum kaç gündür...Ama rüya gibi olduğu için şu deniz şu huzur, sanıyorum ki derin uyku bu.Uyurgezer olsam da yanına gelsem,elimdeki bir kova huzur balığıyla,aklımdaki sayısız gelgitlerin öldüğü yerde...

Deniz hiç bu kadar mavi olmamıştı, her gece balıklara masal anlatıp uyutmak ve öpüp uyandırmak,beni hiç bu kadar gerçek kılmamıştı.
Şimdi gelgit, istediği kadar ses yapsın kulağımın dibinde.İsterse, ben uyurken saçımı çeksin kararsızlık...Ya da bir temmuz günü,odamın bütün camlarını kapatsın, aklımın kilitli odalarında çilingirciyi oynasın isterse şeytan...

Uyanmayacağım...Huzura sarılıp dalmışım.Söyleyin ona uğraşmasın benimle hiç.
Çünkü derin uykuda olacağım...


cizo

Temmuz 12, 2010

Zaman,Elinden Düşmeyen Sigaranın Mutlak Değeridir.

Bazen bilinmeyeni koyduğunda yerine bir tam sayı çıksın istersin.
Ama aşk bazen paydayı sıfır yapan değerdir.
Bu yüzden tanımsızdır...
Bir sağlaması yoktur sevişmelerin
Bir sağlaması olmadığı gibi gelgitlerin...
Ruhuna değerler verdikçe sonsuzlaşırsın
Ruhun bu değerleri sağlayamadıkça suskunlaşır...
Tıp oynuyorsak bugün seninle,
Bil ki yanlış değerler vermişsindir ruhuma..
Farklı sorulardan başlıyoruz sınava
Başladığımız gibi ; biri diğerine hiç benzemeyen aşklara...
Dolup boşalan kadehler dört işlem sanki
Ve bize kalan hep iki basamaklı sayılar...
Elde var "1"ler hep insanın kendisi,
Hep başkalarına katarız kendimizi...
Hep farklı bir sayı oluruz,
Bazen eşitliğin karşı tarafına geçerken kayboluruz...
Zaman,aldatmanın,aldatılmanın,pişmanlığın,hüsranın,elinden düşmeyen sigaranın mutlak değeridir.
Çünkü sana aşkı verir...



Gizem İPEK

Temmuz 09, 2010

Rüyadaymış gibi rahat hissediyorum kendimi.Kural yok,soru yok,pişmanlık yok...Uyanmam gerek biliyorum.Ama uyandıracak ses yok,vicdan yok,yürek yok...Engel ol buna,engel ol bana.Uyanmam gerek,uyanmam gerek...Yarın erkenden otobusum var gitmem gerek,ama önce bavullara anıları sığdırmam gerek...Seni alamam yanıma çünkü kollarıma ağır geleceksin..Yanaklarımı terletecek gözlerimdeki ağırlığın,belki biraz ağlayacağım...Ama bilmeyeceksin,hiç bir zaman anlamayacaksın..Uyanmak için saatimi kuracağım,ama söz ver ; benden önce uyanıp kapatmayacaksın...


Pmksrt

Temmuz 05, 2010

Aşk,Pişmanlığı Yatağından Etmektir.



Ateşe ihtiyacım var mı sence sigaramı yakmak için,sen varsın ya işte, başka ateş umrumda mı ? Aramıza yollar katan şu zamana ne demeli? Yolluklarımızda hep bir hasret varken aç kalmak sence mümkün mü?

Nerdesin? diyorsun bugün içinden belki...Nerdeyim bilmiyorum.Adını sen koyduğum ama senin ayak izlerinden yoksun bulduğum bu yerdeyim.İki oda bir salonluk umutlarla...Bugün pişmanlık yerde yatmak zorunda kaldı çünkü misafirimiz aşktı.Öyle bakma şaşkın şaşkın,evet aşktı...Arada kilometrelerde olsa bir derin bakıştı,aşk.Aşk ödünç aldığın arabayla kaza yapmaktı belki...Belki de aşk, gözlük takmadan güneşe saatlerce bakmaktı.Kim bilir ? Sence neydi aşk ? Öznesi sen olan cümleler kurmaktı, aşk...Güneşin batışını illa da beraber izlemek değildir aşk, gece yattığında yatağına aynı gökyüzüne bakabilmektir.Bazen o bile yeterlidir.

Kaç kere sarıldığı önemli değil ya da kaç kere öptüğü...Bazen tek kelimelik cümleler öpüşür susarsın,bazen göz göze gelince bakışlarla sarılırsın,içini ısıtan ne sanırsın ? Anlaşılmayacak bir şey yoktur.Aşk kapadığında elleriyle gözlerini,"ben kimim?" demez.Bir rüzgarla,yıllardır ağaca takılmış uçurtman tekrardan uçmaya başlarsa,işte o an adın gibi bilirsin ki o aşktır.Ad soyad sormak manasızdır.Ne gariptir ki ; daha önce hiç tokalaşmamışsınız gibi yeniden tanışır seninle.Bu sefer farklı bir yüzle...Kalbinin odalarında ceryandan çarpan kapılar,nasıl olur da birden aşkla içerden kitlenir.Artık kulaklarını sağır etmez yalnızlık.Derin bir uykuyu hak eder senelerdir seninle uğraşan pişmanlık.Güneşlik kapanmaz artık,içerisi hep aydınlık...İnanması zor değil mi ? Onca zamandan sonra yeniden güvenmek...Hiç bir yaram acımıyormuş gibi, topuklu ayakkabılarla iri taşlı yollarda yürümek...Nerden geliyor bana bu cesaret? Koruyacak mısın beni gerçekten ? Ayakkabılarımı çıkartıp elime alsam beni kucaklayıp götürebilecek misin sahi öyle sevebilecek misin ? 

Başta parmaklarımız yorulur mesaj yazmaktan "naber" ,"nasılsın"...Sonra onlar yetmez "nerdesin","ne yapıyorsun" lar başlar...Yavaş yavaş sarar vücudunun tüm hücrelerini bu merak,bu özlem...Kıskançlığı konduramazsın kendine,adaş kelimeler ararsın daha hafif hissetmek için ama ne fayda...Kendi hislerine ,asıl anlamları yerine eş anlamlı sözcükler ararsan bunun adı da aşktır.Başta bağlanmak istemezsin.Bukadar çabuk olmamalıydı bu dersin.Ama kendinle kavgan,aşka bağlılığının yanında bir "hiç"kalır.Seviyorum diyemezsin.Biraz zaman geçsin istersin.Bir hata yaptığında da,o kovduğun zaman geri gelsin istersin.Zamanla kavgam neden hiç bitmez? Zamanla kavgan neden hiç bitmezse ondan bitmez...Onun sana gelmesi için zamanı hızlı sürmek isterken,o geldiğinde,freni tutmayan zamanı durdurabilmek için bir yere çarparsın.Onunlayken dursun istersin ya zaten durur da sen göremezsin.Zaten zaman onunlayken durmasaydı herşey "bugün"müş gibi gelmezdi sana...Sen "bugün"sün diyebiliyorsan ona,adın artık bir aşık olmuştur.

Gözlerini sabitlerken bakışların ona kaçıyorsa ve sen bunu tutamıyorsan,sana baksın isterken arkanda oturanlara gözü çarpmasın istiyorsan,herşeyi içinden söyleyebiliyorsan ve cesaretin onun bir bakışına bakıyorsa aşk çalıyordur kapını,saatin kaç olduğu önemli değil inan.Al onu içeri.Sarıp sarmala,öp kokla.Ve hepsinden önemlisi kanlı bıçaklı olduğun "güven"i vermekten korkma.
Onun bir suçu yok,ondan öncekilerinin sana yaptıklarından...O orada bile değildi,ozamanlar kimbilir kiminleydi...Sorgulama,suçlama,sev onu...

Aynı yerden su alıp batmışçasına sarıl bana.
Çünkü ben öyle sarılıyorum sana....


Gizem ipek