Artık seni aramıyorum.Artık özlemiyorum...Artık beni sana bağlayan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışmıyorum.Artık zil zurna sarhoş olacak kadar içmiyorum.Adını unutmak için,önce adımı unutmaya çalışmıyorum...Telefonun yanan ışığında,saatin değişen dakikalarıyla konuşmuyorum.Artık gururuma ihanet edecek olan hafızamı taşımıyorum.İsim soyad bilmiyorum.İnan,artık kim olduğunu bilmiyorum.
Kim olduğumu bulmam için,önce seni bulmam gerektiği ile ilgili palavrayı ,dudaklarımdan sıyırıyorum...
Biliyor musun ? Koca bir yalansın...Dişlerine çarpan sayısız nefesi,temizlemeden önce biraz vicdan yutmalısın...
Aramızda geçen zaman beni anneanne yaptı.Torunum olan dakikalarla sevişmelerini duyar gibiyim.Bayramlarda benim evim el öpmeye doyarken...Sen neden hiç yaşlanmadın?...Şu kahpe zaman neden el öpmeye gelmedi hiç sana ? Ve sen neden hiç şeker tutmadın ona ?...
Hiç adil değil bu ; senden daha fazla,28 şubattan büyük şubatlar görmek...Dakikaları saat yapan son saniyelerden nefret ederken ben,senin dakikalarının saniyelere dönüşmesini izlemek...Yetişemezsin ki artık istesende...Çünkü arkamdan gelme diye ateşlerde yürüyorum.Birbirimizi severken öldürmedik mi zaten ? Ölüme yabancı değilimki ben...Üzülme çünkü artık canım acımıyor hiç bir şekilde.
Bir gün bir yerde karşılaşırsak,beni karşıdan karşıya geçirmek zorunda kalabilirsin. İşte öyle kör olacağım...Çünkü biliyorum ki bir tek gözlerine dayanamam,dayanamayacağım.
Bu yüzden hiç bir zaman göz göze gelmeyeceğiz seninle sevgili.Ta ki sen benimle "Adım kıyamet" diye tanışana dek.Ondan öncesi bir siyah gözlükle,bir kahpe değnek...
Gizem İPEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder