Hakkımda

Fotoğrafım
http://twitter.com/pamuksurat

Eylül 25, 2010

Kaptan



Şimdi kimbilir dudakların ,
Kimlerin boynundan kayıyor usulca güneylere doğru..
Ben ensemdeki o tanımadığım nefeslere senin adını sayıklarken...
Sen kimbilir kaç sayısız gece de "kaptan"ı oynadın ?
Kimbilir benimleyken yüzlerine bile bakmadığın o limanlara tek gecelik demirler attın....

Eylül 24, 2010

Any Questions ! ?

Her bavul topladığımda  bir daha ki sefere kadar ne olacağını hep merak ettim.Ya da evi kitleyip uzun bir yola çıktığımda bir daha o eve döndüğüm zaman hayatımda ne değişip ne değişmeyeceğini...Böyle piskopat meraklarım var benim.Bütün meraklarım geleceğe dair ama..Yani sevgilimin eski sevgilisinin profil fotoğrafını ya da kimin beni takip ettiğini....Bana gelen mektubun kimden geldini,birinin geçmişini,yarım gelen mesajın devamını merak etmiyorum.Ya da bir tehdit alsam -bu kim lan demem.Aygaz bitse bunu en son kim kullandı be! derim.Bu parfümün adı ne! derim .Ama beni seviyormusun yok beni özlüyormusun , kiminleydin amanda o kim ! demem.Kim statikten 75  almısss !o insan evladı kim !? diye merak ederim ama kim beni gizli numaradan aramış merak etmem.Hani arkadan elleriyle gözler kapatılıp "A o kim acabaa!?" derler ya işte onu bile demem.Yani ne biliyim 1dkka sonra görücem zaten kim oldunu.2saat o pozisyonda durcak deilizya."kimsin işte yea!" der açarım o elleri valla.yok ellere dokunup kemiklerinden organizmasını canlandıramam,organizmadan azı dişlerinin ne olabileceğini düşünüp burnuna atlayamam yani.Kimse kimdir işte .Ha bide nie sıkarlar elleriyle o gözlerimizi okdr annamam.Sonra açınca da göremiosunki zaten.Gözler alacakarlığa bağlıyo.Ondan sonra bi blurluk.Derken "ay senmiydin yaa.." diyebiliyor insan.Heh işte onu da sevmiyorum ben.Kim gelecekse karşıdan gülerek gelsin daha sempatik olur arkadasım.Bi keresinde biri gelip belime sarılmıştı pat die tam dönüp tokat atacaktım ki bir manyak hatun çıktı.Amaç eğlendirmekse neden beni o an geriyorsun dostum diyemedim tabi."Hıı çok alemsin yaa!" dedim..(çok çokk)
Sonra bir de bu gizli numaradan arayanlar var.Gecenin 5inde 2hatta gizli numaradan aranır mı.Yani uyanık değilim işte neden anlamaz insanlar..Hayır gizli numara nedir yani ? Ben telefonu açınca kim oldunu anlamayacakmym sanki! Helyum çekipmi konuşacakki ...Ne bileym saçma.Açdıktan sonra suratına kapayamıyorum sanki...Gereksiz çıldırmışlıklar bunlar!Bunu yapanlara sesleniyorum kendinize gelin evladım bir uyku fetişistini gecenin bir yarısı uyandırmak pek günah bir iştir.Hayır telefonum zaten manyak ne zaman sessize alsam çalıyor,sesliye alsam susuyor bir türlü anlaşamıyoruz zaten çinliyle..Oyüzden artık sesliye alıp yatıyorum telefonu.En azından uyanmıyorum bu sefer ...


---
Bil bakalım ben kimim ? (of defol yaa)Beni merak etmiyor musun? (etmiyorum!)Bilmem kim bilmem kimle eve çıkmış...(banane)"kızım birinden sana mektup gelmiş"(bilmediğim asker bi sevgilimmi var acaba? neyse amann). "Sen bana geçmişini annatırsan bende sana geçmişimi annatırım"(banane ya ben sana geçmişini mi annat dedim !)"o diilde hiç merak etmiyormusun?"(etmiyorum uf!) ","senin için dedi ki......(iyi napıyım?)","fatmagülün suçu ne ? (neyse ne! haketmiştir..)...........vb sıkan sorular.Çok meraklı insanların merak uyandıran sorma çabalarından da nefret ediyorum.Hayır sen meraklıysan eyw ama ben diilim yani heycanlamamı bekleme.Sıkıosun geriosun bunaltıosun.Uzak dur benden bi o2 alıyım! "A-a ne olmuş" dememi bekleme benden yapamam doğal olmaz.Bana aygazı kimin bitirdini söle,bana şu rujumu kimin yermiş gibi sürdünü söle,benimle aynı parfümü kullanan insan evladını göster bana,bir umutla para çekmeye gittiğimde "üzgünüz sistem b.ka sardı paranızı veremiyoruz sayın cizopek"in açıklamasını yap bana.Saçlarımı 5dkkada nasıl kurutabileceğimi söyle.O beğendiğim yeni sezon elbisenin nezaman indirime gireceğini söyle,evdeki msn bağlantımdaki sorunun kaynağını söyle,kız çocuğum olursa ilerde bir gün bana benzeyip benzemeyeceğini söyle (ki babaya benzeyen bir kız doğurmayacağm!) kapanan küpe deliğimin suçunun ne oldunu söle,bira içince neden insanlar hiperaktifleşirken benim bir köşe de mayıştığımı söyle,haydi söyle bana bunları söyle...Yanlış cümleler kurmamın çocukluğuna in ve nedenini söyle,nasıl öleceğimi söyle,en çok kimi seveceğimi söyle,hayatımdaki en yakın dostu söyle,makinecimi olucam yani bunu söyle..Ben bunları merak ediyorum.İnsan hayatının magazinsel boyutunu ele alma bana.Başım dönüyor işte ozmn vıckvıck.Neyse uyuyacağım yarın elektriksiz,internetsiz ve eşyasız bir evdeki ilk günüm olacak.Yer yatağımda ve 80 parça kıyafetime sarılıp uyuyacağım.Karanlık fobimi göz önünde bulundurursak mumları yakıp yatmam : yangını çağırmam demek oluyor.Artık "velladin amin!" diyerek uyuyacağım.Pazartesi de inş istanbula kaçıp orda gizli işler çevirmeyi düşünüyorum.Hayat arada güzeldir yani sanırım ben o "arada"yım.İşte böyle sözümü söyler kaçarım...

P.S : Gizli numarayı gizli numaradan aramak istiyorum! İnsandışı sesler çıkarıp,korkudan nas suresini okumasını istiyorum.Telefonu sesliye aldım die evrene yanlış mesaj göndermiş olabilirim ama sen sessize al Tanrım!
Beni aramasn sormasın hattına virüs girsin istiyorum.Ya da telefonu çalınsın numaramı kaybetsin!Beni yanlışlıkla silsin.Ama ezberindeyse hafıza kaybı geçirsin.Kavak yellerindeki efe gibi olsun inş.Ben mis gibi uyurken bana radyasyon göndermesin artk Allahım.Birde telefonuma şifa ver taburcu olsun amin!Üfüfü...

Eylül 22, 2010

Atarax bir bedene fazla gelir " Ecstasy kapı-telefonlar"

Geçen gün uyuyordum zil çaldı.Evde kimse yoktu zaten ilk başta duymamazlıktan geldim.Ama baktım rüyamdaki araba, korna yerine zil çalıyor.Dedim uyan yani neyi diretiyorsun..Kalktım zaten o yorganı üzermden atınca bir titreme geldi .Alerjim var diye bütün camları geniş açıyla açtığım için bu seferde boynum tutulmuştu.Ben kapıya gidene kadar o zil tekrarlı permutasyonların hakkını vermeye çalışırmışçasına inatla çalmaya devam etti ! Yani geliorum işte açıcam kapıyı ne die 100 kere basıyorsun ! Hem apar topar uyandırmışssın beni sıcacık yatağımdan etmişsin ya trawma geçirseydim ! hayır ne var bu saatte mi basılır zile ! Zile basmanın da bir saati vardır cnm hiç demezler içerde bir bebe yatıyor olabilir ! Annem olamaz birkere kadının anahtarı var.Ablam desen Almanyada bu hafta.Yok yani tahmin yürütemiyorum.Açtım kapıyı... "merabaa(sanada cnm lafa gir).Şeyy (NEYY?) bizim beyin atleti sizin balkona düştü verirmsn canım onu" .Ay sen kimsin!beyin kim!o atlet temiz mi pis mi ! Ne işi var bizim balkonda !Ay şimdi  patlatsam şunun ağzına ,Allah yarın öbür gün dua ettiğimde "sen o kadının ağzına patlattın şimdi cıkks olmaz,duanı kabul edemem pamuksurat! " dermi acaba ? .Ne demek ya beni uykumdan uyandırcak atlet isteyecek bide.Banane düşürürken bana mı sordun be kadın ! Ya da gider alırım yırtıp öyle veririm.Hiii ya ben balkona giderken o da içeri girerse ve ben gelince biber gazı sıkıp bileğimdeki bütün bilezikleri alırsa(bileziğim yokta olabilirdi de yani),laptopumu zaten çalamaz oh Tanrım sana şükürler olsunki laptopum serviste.Telefonumu çalarsa arkamdan küfür edeceğine kalıbımı basarım.Her mesaj geldiğinde "1 gold master alındı" diyecek kadın kafayı yer hem o telefona her gün gülüorum ben onu vermemmm! Ya biber gazı sıkarsa suratıma ozaman etkisiz hale gelir.Ulan düşünüyorum bu kadın ne çalabilir die.Valla yok bende ona göre bişe.Aaaa şey var şey.. Yeni aldım onu da içime oturdu.Rowentanın saç düzleştiricisi.İşte bu kadın onu çalabilir.Hakikaten ha naparım ben ozmn daha taksidi bitmedi yavrucağın.Orjinal hipnose parfümümü çalabilir ağlarım bak işte ozaman! Oha bu kadın çok tehlikeli olumm ! benim hipnose umu rowentamı çalcak bir de en sevdiğim topuklu ayakkabılarımı çalarsa felç geçiririm işte ozaman! Hep bu fikirler,bu hayal güçlerim Müge Anlı yüzünden hay lanet alt üst etti beynimi.Korkar oldum her kapı çalandan,her yol sorandan.Minibüste bile parayı uzatması için önümdekine rica edemiyorum ; elimi verip kolumu kurtaramam diye.Kalkıyorum taa şöförün yanına gidiyorum "1 kadıköy" diyebilmek için.Sonra dönüyorum bakıyorum başka bir bebe oturmuş yerime.Sonra sinirküpü oluyorum zaten,o gün kiminle buluşmuşsam burnundan getiriyorum onun...Şimdi bu kadın kesin beni öldürecek elinde gitar kutusu olmasa da öldürüp saklayacak buzdolabında diye aklımdan geçirirken.Yo yo dostum! Buna izin veremem... "Bizim panjurlar kapalı atlet burayı düşmüş olamaz " dedim ve çat kapadım hemen kapıyı.Kilidi geçirdim.Panjurlar kapalı değildi gidip kapıyım bare yalan sölememiş olayım dedim bıcbıc....
Tekrar girdim yatağa.Saate baktım daha 12:00.Sabahçı öğrenciler bile 6.derslerine daha girmemiştir.Bu saatte uyandırılır mı ya.Sonra bir rüyalar görmüşüm aman Allahım ! Sürekli birileri beni öldürmeye çalışıyor.İşte o kadın vampir dişlerini boynuma geçirip "o atlet büyülüüü" dio felan.Sonra atlet havada uçuyo beni boğmaya çalışıyor aman kan ter içinde uyanıyorum.Yine aynı sess yine zil çalıyor.Bak yine aynı kadınsa kapıyı 2cm açıp uzatacağım atleti hayır ya gerçekten büyülüyse ?İlerde çocuğumun ağzı yamuk doğar felan korkarım öle şeylerden ben ...Baktım kapının deliğinden kimse yok.Ala ala ya biri yanlış bastı.Ya biri aşşağıdan basıyor.Ya da zili çalan bir hobbit ve ben göremiyorum! Megafondan "Hey" dedim ses gelmedi bende niye otomotiğe bastıysam.İşte uykusersemiyim ne bekliyorsun.Kafa bi dünya olmuş hala kiralık katilli rüyalar görüyorum.Tak tuk tak bir ses bi baktım kapının deliğinden..Olamaz yani bu şaka fln olmalı ! Bizim ailede aklı yerinde olmayan bir abla var o gelmiş.Kapının arkasına çöküp "Allahım benim günahım neydi" die ağlamak istedim.Korkuyorum bir yandan.Şimdi kapıyı açarsam hobölödey die girecek içeri.Köşe kapmaca oynar gibi uzak oturacağım kadından.Hayır ya buraya gelirken yolda biri bununla dalga geçmişse,ya biri "şişman şişman,deli deli ! ehuehuehu "die dalga geçmişse ve o da sinirini benden çıkarmak isterse ! Ya kezzap çıkartır yüzüme dökerse ! ya da beni bayıltıp saçlarımı keserse hiii dayanamam ben buna olamaz.Açamam bu kapıyı ben.Affet beni Gülten abla.Senin bir suçun yok Hepsini Müge Anlı programları soktu aklıma bir de onu günün 24 saati izleyen annem.Bir de o lanet olası cem! Onnun yüzünden hepimiz bir yusuf yusufa bağladık zaten.Cem Gariboğlunun kuzeni bile sevgili bulamıyor yazık adama.Herkes kaçıyormuş ondan felan.Kaçar tabi o soyadı değiştirmeli,yüzü nekadar beybiface olsada ruhu aynı sülale ! Neyse açmadım kapıyı.Ayıp oldu açamadım yani korkuyorum abi.Zaten s.ctılar uykumun içine.Neyse gidip bir ayran içeyim de yine gelir uykum dedim.Bir bardak ayranı shot yaptım üstüne evin içinde turladım haraket edeyim de daha çabuk göstersin etkisini diye.Ve işte oldu ! Uyuştum mayıştım hoş oldu.Hoop hemen geri döndüm yastığıma.Panjurları zaten kapadığımda odanın içinde 6ay geceyi yaşayabilirdim.Ve uyumuşum....

---
Abudik gubidik çalmaya başladı telefon bangır bangır çalıyo bide gerizekalı ! Açtım ama numaraya flnda bakmadım.Öyle gözlerim kapalı konuşuyorum."Alo" dedim ."Meraba beni hatırladın mı " dedi.Bende zaten uykumu alamamış olduğun keyifsizlik ve algıda seçiciliğin en küçük değeriyle " Parkeci misin? Yarın gelin annem yok." dedim ve kapadım. Brupss dur bir dakika kafa 1500 ben ne dedim telefondakine? Yani 1.si parkeci niye beni arasın annemi arar.2.si hadi beni aradı dielim bana nie "beni hatrladınmı" die  bir cümleyi sesini kısıp seksi olmaya çalışarak söylesin !
Sonra telefon bida bida çaldı baktım numaraya gizli numara.E dedim yuh yani hala gizli numaradan arayanlar var mı adama parkecisin dedim hala arıyor.Kimdi ya o sesi de yabancı diil die delefonun şarjıüşünürken açtım ben telefonu tam "alo" dedim.Parkeci mi ? dedi."numara niye gizli "dedim ki şarjım bitti.Çin malı şarj bile bana " ybsg" çekip uyumuşken, ben neden uyuyamıyorum Allahım ! Kapı ve telefondan nefret ediyorum ya ne yapışkan şeylerdir bunlar böyle insana bi huzur vermiyorlar.1 saat uyumayı bekledim.1saatin sonunda bir -tık tık sesi duydum tamam dedim geldiler yerde de büyülü atlet bana bakıyor zaten..Losttaki Fransız deli kadının alanına girmişim gibi nefret edip öldürecekler beni ! Hala geliyor ses biri kapıyla mı oynuyor lan oha hırsız ! Sağ elime senelerdir kullanamadığım biber gazımı aldım,sol elime de ilk gelen şeyi ; terlik.Terlik almışım şaka gibi terlikle adam öldürcem güya hah ! Baktım kapıyla oynuyor biri hakikaten.Allahtan anahtarım üstünde de açamamış diyorum...Delikten bakıyorum simsiyah! Demekki kapatmış bir eliyle deliği hainn ! Hiiii ne yapacağım ben şimdi ! Telefon etmeli hay lanet olasının da şarjı yok.Ev telefonunu kullanıyım da böle durumlarda ilk kim aranırdı ! "Ayy polis imdatt !" ın numarası kaçtı onu bile unuttumBilgisayarı açsam facebookta "imdatt hırsız var yardım edin naan ! " yazsam kaç kişi ciddie alır ? kesin şey yazarlar "ehueheu bizde de var" ya da "hısızı var" ı beğenirler.Kimse ciddie almaz beni ölüp gidiciimmm bu evde! Teyzem kızına gitti dayımın numarasını unuttum ablam zaten yok ! Derken hırsız korkup kaçsın diye "Muratttt ! Bırak o bıçağıııııııı ! " diye bağırmaya başladım ! Sonra bunu duyan kapıdaki hırsız "Gizemmmmm !" die bağırınca hırsızın , arkada anahtarı bulunan kapıya anahtar sokmaya çalışan bir mother pamuksurat oldunu ve kapının deliğindeki karanlığın da elektriklerin kesik olduğundan kaynaklandığını anladığımda,annem hala evin içinde olmayan Muratı arıyordu.....


P.S :  yazının şarkısı  ♪♫

Eylül 21, 2010

Saatin ne kadar 01:00 dese de, ruhun 12:00

 Hayatımızda kurduğumuz ne de çok "ama onlar..." diye başlayan cümlemiz var..Bazen kıskanırken bazen nefret ederken ve bazen suçu yıkmak isterken....
 Peki ya "Onlar " dediklerimiz kimler bizim ? Bütün bir ömür boyunca özenerek baktıklarımız mı ? Ya da koca bir dünyayı beraber yedikten sonra.wc ye gitme bahanesiyle kalkıp heasabı bize kitleyenler mi ? Adımız gibi bağladığımıza emin olduğumuz ayakabılarımızın bağcıklarını gizliden çözüp,üstüne basıp düşmemizi uzaktan izleyenler mi?  Ellerini yıkamadan sofraya oturanlar mı ? Biz düşünce ,ilk tutan olmak için gizliden ilk çelme takanlar mı ? iyi ile kötü arasındaki o ince çizginin üstünde ki en ağır ayaklar mı ? Kim onlar ...Neden her yerdeler ? Neden nefes aldırmazlar neden en basidinden bir duş alırken birden konuşan şampuan olurlar?Araba sürerken bağıran bir direksiyon...Tıkabasa yemek yediğinde göbeğine baskı yapan bir pantolon düğmesi olurlar bazen.Bazense bangır bangır müzik çalan bir yerde eğlenirken  genzinden akıp giden alkol olurlar....Öyle ki sabah uyandığında nerede olduğunu hatırlamazsın.Giysilerin konuşmaya başlar bağıra bağıra baş edemezsin ...Gitmek istersin kalkıp gidemezsin.Bir sigara yakarsın ve giyinmeye başlarsın geçmişle..
 "Onlar" bir sesten ibarettir.Ya da içimizdekilerden.Sessiz sinema oynarız hergün "onlar" dediğimiz içimizdeki seslerle. 
2kelimelik 1.sini
anlatıyorsun.Ölüyorsun?Öldürüyorsun?Yaşamak?...Tamam neyse 2.sine geç.Kaçırmak ? Oturmak ? Evlenememek?Evde kalmak ?Ne diyorsun gerizekalıı :) ? Ha tamam buldum buldumm : kalmak !!! ? (cepte)
1.sine geri dön ?.Ben..sen..hepimiz ? Dünya? Yaşam ? Nie parmaklarınla sevişme işareti yapıosun ya onun anlamı neydi ki ?? Yaklaştımmı başını salla !!! Heh tamam ..Hımm yaşam işte ? Hayattt !! ? ee hayat-kalmak ne bu be ? Ayy anladım ama hiç anlatamıyosun ha ! : HAYATTA KALMAK .....
Yaşamın amacı da bu değilmidir zaten ; hayatta kalmaya kasmak.E peki sonra ? Sonrası bilinmezlik.Sonrası üç nokta blabla.Yani garipsemiyorum artık hayatı.Olması gereken bu.İnişli çıkışlı yollarda bisiklet sürmek.Bazen frenler tam tutmaz hobolödey tepe taklak yuvarlanırsın bok çukuruna.Bazense dağlara paralel kıyılarda saçlarını rüzgara verip gözlerin kapalı sürersin bisikletini.Bazen mutlusundur.Bazen beterin beteri.Neyi değiştirirki senin tek amacın hayatta kalmak olmalıdır zaten..Hiç bir şey olmuşu geri getirmez ve getirmeyecektir de.Oyüzden frenlere güvenip bodoslama yokuş aşaağı gitmek akıl işi değildir.Bazen düz yaşamak gerekir hayatı.Allayıp pullayıp süslemenin hiç bir manası yoktur.Ya da hayata ekler getirip türemiş kelime anlamları yüklemek de saçmadır.Hayat en yalın haldir işte.kökü hem isim hem fiil köktür.Hem melektir hem şeytandır işte.Hem şişman hem zayıf.Hem siyah hem beyaz.Hem acımasız hem merhametli.Hem aşk hem nefrettir işte....Hayat herşeyin yalın halidir.Ama okadar da basit değildir.Bütün zıt şeyleri yaşatır sana.Saatin ne kadar 01:00 de se de ruhun 12:00 dir senin.Unutursun,hatırlarsın,gençken yaşlanırsın ...Hayat budur işte ; Onun ne olduğunu anlamaya çalışırken geçen zamandır.O kaşar akreplerdir işte.Daha elimizdeki çizgilerin anlamlarını anlayamamışken yüzümüze sıçrayan yaş halkalırıdır işte.Hayat bu,bir bakarsın ondan iyisi yoktur.Bir bakarsın ondan kahpesi de yoktur.
Hayat, gülünce beliren gamzenin çukuruna aynı zamanda gözyaşının dolması gibidir.İşte hayat o 32dişini gösterip gülen sonra da yanaklarının bodrum katlarına su sızdıran o çukurdur....





P.S : Tek bir resim geçip giden zamana duyulan özlemi anlatacaksa o resim bu olmalı.

Ve bu yazının şarkısı da  bu olsun.

Eylül 20, 2010

Bir körün istiklal cad.de,evine gitmeye çalışması gibidir "özlemek" ...


 Milyonlarca yıl bizle sevişip 1sn de silmiş gibi bizi hayat...Karnımdaki bitmez krampların nedeni özlemek mi ? Vücudumun bana anlatmaya çalıştığı şey , saçlarımda kokusunu aradığım şey,gözlerimdeki şu donukluk, bu erken uyumalar geç kalkmalar...Dilimi damağımı kurutan sessizlik ...Kurtarmaya çalıştıkça daha da uzaklaşan anılar... Vücudum anlatmaya çalıştığın şey bu mu ? Bunun adı özlemek mi .... 
Oysa bir trafik kazasını yeğlerdim.Kırılan kaburgaları,içiçe geçmiş kemikleri,kan revan içinde yerde uzanmayı bu duyguya yeğlerdim.Sordun mu bir kez olsun bana sordun mu özlemek istiyor musun diye ! Sormadın ...Üvey bir babanın içki sofrasından kalkıp el kadar çocuğa attığı tokat gibisin sen bana.Senin adın "özlemek"...Acımasızsın.
Gecenin 3ünde bile  üstümdeki yorganı atıp içimi titretirsin,rüyalarımda bile huzur vermezsin bana hemen kendini gösterirsin,unutmaya çalıştıkça daha da derinleşirsin.Senden kaçtıkça her yol sana çıktı.Geri geri yürüsemde seni görünce , ensemde hep o sıcak nefesin vardı.Ve ne zaman çevirsem yüzümü burun buruna geliyoruz seninle.Şarkılar en büyük dostun senin.Hepiniz birden nişan alıp vuruyorsunuz beni...Kalkıp gitmek istiyorum kollarıma yapışıyorsun.Gözlerimi kapatıyorum canımı acıtıyorsun.Nefesimi tutmak anlamsız kokusu bir başka...Arsızca ele geçiriyorsun bedenimi karşı koyamıyorum bu güce...Mahvediyorsun beni.Tarifi olmayan bir huzurla tarifi olmayan bir acıyı peydahlıyorsun bana.Evet işte sen busun senin adın özlemek...

Yutkunamıyorum boğazıma takılan onca güzel anıdan.Nefes alamıyorum.Boğazımda kaldı dilimlenen sözler...Başım dönüyor,midem bulanıyor.Ölüyor muyum ? Beni öldürüyor musun ? Yapma bana kıyamazsın sen.Dur ne olur yapma ! Ya da yap ! Öldür beni evet evet öldür ! Sende kurtul bende...Ruhumu al sonsuzlaş bedenimde.Hadi öldür beni.Böyle yaşamak tekerlekli sandalyeden hergün düşmek gibi.Böyle yaşamak ; İstiklal caddesinde bir körün evine gitmeye çalışması gibi.Bitmeyen uğultular var kulağımda.Ama görüntü yok,sadece bir sesten ibaretsin.Bazen çok içince , çok çok içince anılar bir kıyak yapıp hala o günlerdeymiş gibi hissettirebiliyor.Ama sabah uyanınca yine aynı uğultu vuruyor kulaklarıma.Üşüyorum her gece..Her gece sarılmak için uzandığım o boşluk sensin.Acıtıyorsun..Senin adın özlemek.

Kurtulmak mümkün müdür senden sadece bi saniyeliğine bile olsa ? Senden kurtulmak için yalınayak koşuyorum arkama bakmadan.Sonra bir bakıyorumki çıplağım unutmuşum giyinmeyi.Meğer ben hiç bir zaman giyinmiyormuşum.Üstümü örten şey senmişssin hep.Seni bırakıp kaçmak olmazmış.Senelerdir sen giydirmişssin beni.Tek suçun farkında olmadan canımı acıtmanmış.Git başımdan ! Defol git ne olur ! demelerim anlamsızmış sen hep benimleymişssin.Sürekli birşeyler özletecekmişsin ölünceye dek.

"Özlemek" senden nefret ediyorum.Ama gerçekten nefret ediyorum.Hücrelerimin altüst eden, baş dönmelerimin,mide bulantılarımın,saatler süren öldürücü uykularımın hepsi senin yüzünden.Sensiz bir yer bilmek istiyorum.Sensiz yaşamak istiyorum.Hiç birşeyi hatırlamadan.Gitmek istiyorum...Hadi çöz şu ayağımdaki prangaları.Ya bir saniyede öldür beni ya da bırak gideyim artık.Nereye mi ?Sensiz nereye olursa...

 Hani bazen aklına hayatında kurduğun kurabileceğin en güzel cümle gelir de yazmak istersin bir hevesle unutmamak için.Sonra yanındaki tek kalem de bokluk eder de yazmaz ya hani.İşte sen...Sen o kalem gibisin...

Eylül 15, 2010

Bin Sahte Rakıyla Kör Olamazken,Bir Şarapla Sarhoş Oluyorsam...

Bin sahte rakıyla kör olamazken bir şarapla sarhoş oluyorsam , ya sen şarabı çok sevdiğinden ya da ben seni şarapta bulup içtiğimden...Ne mi fark eder ? Hiçbir şey ....Çünkü iki ihtimal de sarhoş etmeye yetiyor beni.
Adını sayıklıyorum.Nefes nefese sadece adını...Sanki,sanki adını böyle binlerce kez söylesem sen çıkıp gelecekmişssin gibi.Aradan geçen onca zamanı bir sarılışla "dün"e indirgiyebilecekmiş gibi.Ellerim hala ellerin kokarken başkalarına sarılışlarıma hafifletici bahaneler uyduramam ama hepsi unutmak içindi.Sana ihanet etmek isteseydim,gerçekten canını yakmak isteseydim başkasına aşık olurdum.Olmadım.Başka sevdalara konuk oyuncu oldum kendi filmimi asla unutmadım!
Aslında ben "heyecan" ı kaybettim seninle.Belki de seni keybetmeden önce.Ne fark eder ki artık o sahilde yürüyemezken elele....Ne fark eder ki artık spor ayakkabılarımın bağcıkları açıldığında sen bağlayamazken...Ne fark eder ki seninle sarmaş dolaş geçtiğimiz yerlerden artık gölgeme bakıp yürümem ? Ne fark eder artık sensizlik ? Elimde sigara görsen içtirmezdin ya da elimde bir tekila shot...Çünkü ben senin canındım ve sen canına kıyamazdın,kızardın...İçiyorum şimdi ne fark eder ki artık be sevgili ? 
Bazen eski beni özlüyorum.Belki herşeyden çok özlüyorum o günleri...Ben beni kaybetmeden önceki halimi hatırlayınca şimdi fark ediyorum ki beni ben yapan senmişsin.sana bitti dediğimde ben,seni değil meğer kendimi terk etmişim.Şimdi geri dönemiyorsam kendime,yüzüm olmadığındandır gittiğim gün ki haline...



Eylül 13, 2010

Gece Konduluk Aşklar Yaşattı Bize

















Yastık kılıfında yaşadım ben tüm o bilmediğin sevdaları.
Bir çarşafa bin sarılışla avuttum ayrılıkları.
Beni görenler hemen tanırlardı,
Göz kenarlarımda kuruyan,nice aşkları...
Bir bardak sek özlemle sarhoş olur oldum.
Evimin yolunu unuttuysam da kolumdaki saati hiç unutmadım..
Kaltak zaman neden hiç durmadı  .
Biz ne yaptık ona?
Neden hep gece konduluk aşklar yaşattı bize ?
Hepsi rengarenkti dışardan, ama içte yıkılası duvarlar kaçınılmaz sonlar...
Biz ne yaptık ona?
Neden hep neden hep
Kaltaklık yaptı.
Ayrılıkları bile boktandı.
Şimdi sarhoş oluyorsam,adımı unutuyorsam bir duble rakıyla
Kimsenin,zamanın bu denli şerefsiz olduğundan bahsetmemiş olmasındandır bana.
Dinin imanın yok zaman!
Sokakta kalsam koynunda uyumam .



Eylül 12, 2010

Kimse Zencilerin Dedektif Gadget gibi Mezuralı Kolları Olduğundan Bahsetmemişti.

2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası finali derken maç başladı.Dışarda kalabalık bir mekanda izliyoruz.Herkes heyeceanlı.Telefon 6.parmağı olmuş insanların bile telefonları ters duruyor masada o derece yani.Herkes de bir inanmışlık.Gözlerini ekrandan ayıramayıp sipsiyi nargileye takamayanlar mı dersiniz, kolunu sevgilisi sanıp yanındaki adama atan adamlar mı dersiniz.Bira söyleyip şeftali suyu geldiğinde "olsun tamam fark etmez" diyenler mi,"Bok var dimi tv nin önünde duruyorsun otur lan yerine Harry Poter ! " diye kendinden geçenler mi...Herkes kitlenmiş ekrana.2lik atıyoruz alkışşşş kıyamet,bi an dedim bu her atışta böylemi olacak kafam bu desibeli kaldırmaz benim.Bu zenciler öne geçince alkışlar kesildi zaten.Herkes de bir panik ama yine de türküz ya biz hani hep son anlar da hep bir vahiyle taktik iner ya bize,kazanırız tüm maçları felan ...

Bizim çocuklar besili zencilerin yanında hobbit gibi kaldılar .Hakemlerin pskolojilerini düşünemiyorum bile.Kolay zanaat değil şu hakemlik.Ego yerlerde yani.Boyun desen kopuşlarda.Bir de bugün Hidoyla bir ırkı 3 boyutlulara çekmiş zenciyi ayırmaya çalışırken gördüm bir tanesini üzüldüm valla yazık yani sinek gibi ezdiler adam kayboldu nefessiz.Tepkimeye soksan O2sizlikten ona bile giremez! 
 Neyse fark ettiğim bir şey de şu oldu; abi zenci tamam zenci de kimse bana kollarının Dedektif Gadgetın mezuralı kolları gibi uzayabildiğini söylememişti.Kereme top gelcek hooop elin mezuralı zencisi kapıyo havada topu 3lük te değil 5 lik mesafesinden atıyooor ve o hain topta giriyor.Alacağın olsun be top."İnsan mı lan bu" diye bağrıyor adamlar.Bu zenciler topu Amerikadan atsalar Akp binasına girer o derece bir uzak mesafe yeteneği var yani.Derken aradaki fark 20 sayı oluyor.Biz hala umudumuzu yitirmiyoruz ama.5dkka kalmış maçın bitmesine filan umrumuzda değil.Biz inception yaşarız yine de alırız gözüyle bakıyoruz.Bu nasıl bir inanmışlıktır yarabbim!
Allahım yap bi kıyak be suphaneke elham amin ! diye ettiğimiz dualar arşa yükselirken,havanın yağmurlu oluşundan mıdır bilinmez bize geri dönmedi.İletim raporu gelmedi yani.Ekranda Tayyibi gördük bi ara.İçinden kesin şey diyordu ; "ulan hanginiz eksik oruç tuttu da girmedi o üçlük.Ama olsun sinirimi bozmayacağım evetimi aldım anayasa benim hukuk benim kanun benim hooop yandan yandan ehehehe "  .Adamı görünce herkesin aksonlara giden hücrelerde bir yanma olmuştur eminim.Bi ara şahanı gösterdiler uzay mekiği gözlükleriyle.Güldük onu görünce herkesin aklına bir copernic pizza gelmiştir yani.Millet boş bulunup gülünce arkamdaki çocuk nasıl bir gaza geldiyse isyan etti ; "neye gülüosunuz yeniliorz yeaaa saygı gösterin biraz " oyyy yaralı sıtayla deyiminin tacı olsaydı çıkartıp takacaktım ona.
Maç bitiyor.Aradaki farkı zencigillerimiz mezuralı kollarıyla perde ölçüsü alır gibi açıyorlar.Türküz ya biz uzanamadığımız ete piss diycez ya hani.Esprilere gel şimdi
-zaten altının değeri düşmüştü ehehehe
-2. olduk boru mu hacııı
-ben olsaydım bi 5lik atmıştım nihahaha
-5dkka var bitmesne erken kalkalımda trafiğe kalmayalım olum.
-Benim kızın izlemediği her maç böyle oluyor abi gerçekten.Keşke zorla izlettirseydim.
....bıcbıc hep aynı 180 açılık dönüşler.Bilmezden gelmeler..Bağrına taş basıp ehehe demeler.Bi doğal olun bi kendiniz olun ! Türkler cool olmaya çalışmasınlar ya Kimse losttaki John Lock gibi "Tek başınalığın yolcusu tek olur" pozisyonlarında part-time çalışmaya kasmasın.Yapamıyorsunuz olum olmuyor işte.Türküz biz ilk sağdan özüne dön ...



cizo

Eylül 10, 2010

Bakarsın Shot Atarım Kokunla

Aklım uzaklarda saklambaç oynar hayalinle,
Tuz kokusu siner ıslak tenime.Tıp oynar nefesim,karışınca nefesine.Hayalle gerçek birbirine karışır.Nerde olduğunu ve sana ne olduğunu merak etmiyorum çünkü biliyorum.Ve hep en kötüsünün ne olduğunu anlayamadığım duyguya cevap olsun itirafım ; en kötüsü,nerede olduğunu bilipte bilmezlikten gelmekmiş..
Kiralık bir ruh oldum kendi evimde; sana yakın,bana yabancı bir halde.Sensiz geçen zaman sevgimi zaturre yapsa da,sarılışların iyi gelir öksürüklerime.Seni düşününce.
Bir vapur yanaşır limanıma.Bedenim uzaktan selamlasa da seni,sanki saçlarım karışır beni kucaklayan saçlarına.Dudaklarım sarılır boynuna,bakarsın shot atarım kokunla.Sarhoşluğa doyarım yüzün saçlarıma gömülüyken.Nefesini boynumda hissederken.Ruhum arsızdır benim.Seni düşünürken..
Başta sanki her şey seni hatırlatır bana.Ortalarında yalnızlığın ; dilek taşı denize atılır.Bir yıldız kaymalı.. Telefon ekranında 04:04 yakalanmalı.Rüyalarımda hep yükseklerden sana düşüyorum.Adını bilmediğim insanlardan kaçıp sana sığınyorum.Mutluyuz rüyalarımda.Gülüyoruz,elele kaçıyoruz,öpüşüyoruz,sarılıyoruz...Çalar saatin sesi, senin gerçek olmadığını bağırsa da yüzüme inan bir tarafımda değil.Benim rüyalarımın en gerçek halisin.
Şimdi arsız ruhumun elini bırak,gitsin...
Çünkü herşey gerçek bir ben yalan oluyorum seni düşününce.
Gerçekle hayali ayırt ettiremeyecek kadar kendini hissettirdiğin için özür dileme...Ya da nefesimi kirleten dumanın sebebi olduğun için..
Ya da başka bir şey için af dileme benden. 
Günah çıkarmak için geç kalmadın mı ? Aklımın odalarını terk et artık. 
En gerçek halini,yanında uyuken bıraktım. 
Ve uyandım artık.


Eylül 06, 2010

Eski Dostlarla Buluşma Günü


03.09.10
Gece  baldırıma ard arda giren kramplar,göz yaşlarımla çekilmez bir acı olduğunu tastikledi.Artık bir doktora gitmeliyim dedim.Annem geldi sesime.”ah”,”off”,”kahretsin! ” resmen krampla kavga ediyordum.Gözüm hiçbir şey görmedi.Tam geçti diye uzatıyorum ayağımı..Hoop bir daha bir daha.En son saw1 i çekmeyi düşündüm.Kesmeyi düşünürken bacağımı baktım diğer ayağıma da girdi.Dedim yok artık !çay mı ikram edeyim ne istiyorsun yüzsülüğe bak ya göbeğime de gircek mümkün olsa manyak kramp! Anneannem ,dedem ya da dedemin dedesi zamanında bir günah mı işledi de onun acısı torunu masum pamuksurat çekiyor ? Ödemeli atacaktım atalarıma çünkü hakikaten merak ettim yani..Fatmagülün suçu neydi ? diyecektim.Annem masaj filan yaptı hayal meyal hatırlıyorum acıdan ağrıdan kendimden geçmişim ..Biri suya okusa da onu içsem şip-şak iyileşsem diye düşündüm.Kafamdaki baloncuklara düşüncelerim sığmaz olmuştu.Annem kızdı klasik anne işte yok vitaminsizmişim.Tabi vitaminsiz olurmuşum.(mod : hem soruyor hem cevaplıyor)O kadar muz ,şeftali almış benim için de ben onların suratına bile bakmamışım.Sonunda çürümüşler o yüzden bana acımıyormuş çünkü hiç meyve yemiyormuşum ben nasıl çocukmuşum ? -Anne ben çocuk değilim. (duymuyor beni kaldığı yerden devam..) 

Nalet staj ! Kim gidecek şimdi bastonsuz bu halde işe ? Ayağa kalklıyım bir dedim yok böyle bir acı yok ! “Ah Boşu boşuna “ şarkısını söyleyip eski eşi ibo tarafından ayağından vurdurtulan Derya Tuna dan hiçbir farkım yoktu.Basbayağı bildiğin basamıyordum yere.Kanyonun suyundan geçercesine donmuştu ayağım.Anneme seslendim.”Kankaa ben ayağımın üstüne basamıyorum yalnız nasıl gitcem işe ?” .Annem de sen bilirsin gitme istersen dedi.Sanki annem Hondanın insan kaynakları rapor/izin departmanından sorumlu adamı …İşyerinden izin almış gibi mutlu oluyorum yastığa diyorum “gel buraya şapşal!” sarılıp uyuyorum.12 gibi uyanıyorum işte internetti filmdi derken zaman geçiyor.Akşama da bizim liseden arkadaşlarla buluşup iftara gideceğiz önceden planlanmış bir şey.Ama  gizuyla daha erken buluşmayı planladık.Ayağım mı ? Uyku,duş filan iyi geldi.Yok valla sallamıyorum kötüydü ama iyileşti )) tabiî ki topuklu ayakkabı giymeyi düşündürecek kadar değil babetin suyu çıkmadı pamuksurat aklından bile geçirme olum zaten sakatsın şehit olcan sonra annene maaş bağlıycaklar yapma böyle atraksiyonlar dedim.Kıyafet seçmem 15-17 dkkamı aldı.Gardolabı açıp önünde bağdaş kurup bakınan loser gençkız ..Yatağın üstündeki kıyafetlerden hiç bahsetmiyorum bile elim belimde onlara bakıp düşünüyorum filan sanki varmısın yokmusun da kutu numarası söyleyeceğim ) Neyse en son giyiniyorum.Hayda saç..T cetveli uzunluğundaki bu saçları düzleştirmek ayrı bir iş ve ayrı bir zaman dilimi.Çanta seçmek öyle.Makyaj zaten ayrı bir platform.Ama yoruyor insanı.Bitiyor hazırlanmam saate bakıyorum ama ya bu saatler ileri alınmış ya da ben gerçekten 1.5 saatte hazırlanmışım diyorum.Hemen çıkmam lazım.. Kızı kadıköyde boğanın yanında heykelleşmiş halde bırakamam.Tam çıkıyorum odadan , yapmaman gereken bir şey yapıyorum ve son kez odaya bakıyorum.Bakmaz olaydım! Oda,oda değil Malazgirt Savaşı toprakları sanki.Hemen aklıma annem geliyorrr.Bu odaya bir kilit almalıyım ! Anneme diyorimki çıkmadan “Anne -CİM ben çıkıyorum çok geç kaldım.Oda BİRAZCIK dağınık.Pasiflora almadan girme.Ben gelince toplayacağım(yalan).” Kadın alışkın bunlara artık tepki filan da vermiyor.Bir ara şey diyordu.”Bir gün eve geliceksin bütün bu yatağın üstündeki koltuğun üstündeki kıyafetleri bahçede göreceksin.Hepsini aşağı atacağım ! “ Korkuyordum huyuna gidiyordum “Haklısın anne ama gelince toplarım ki…Geç kaldığım için panikleyip dağıtıyorum bir de aradığımı bulamıyorum hiç..”sesim gittikçe cılızlaşırdı.Annemde bir şey demezdi.Artık il dışında okuyorum da 1 aylına eve geldim diye midir nedir hiçbir şey demiyor dağınıklığıma.Öyle ki ,odayı savaş alanı gibi bırakıp çıkıyorum.Eve geliyorum bakıyorum ki :  İSTOP “Yerli yerinde “..  ))
Sonra Kadıköyde buluşuyoruz gizucumla.Geziyoruz ben küpe alıyorum falanda filan.Sonra Durmuş arıyor,o da erken gelmiş alışveriş yapıyormuş.Yanımıza geliyor.Beraber ona bir şeyler bakıyoruz.Sonra saat 6.30 oluyor.Haldun Tanerin önünde birkaç arkadaşla buluşuyoruz.Sonra Balon Cafeye geçiyoruz.Evet o meşhur balonun altındaki cafe.İftar menülerini öğreniyoruz.3 masa birleştiriyor adamlar.Geçip oturuyoruz.Daha gelecek olanlar da var çünkü.Denize sıfır bir mekan,deniz otobüsü geliyor 3 boyutlu yaşıyorsun.Sana çarpar mı diye  düşünmeye başlıyorsun..Sonra diğer arkadaşlar da geliyor.12 kişi filan olduyoruz.Hatta Alper bile geldi.Yani okula 40 yılda bir gelen bu adamı mezunlar buluşmasında görmek beni gururlandırdı.Demekki adam yoklama olayına tavdı diye düşünmedim değil )Başladık konuşmaya “Nerdesin?Napıyorsun?Nerde kalıyorsun?Nasıl gidiyor?....vb” 1m engelli koşular gibi masadan masaya konuşmalar.Seslerin birbirine karışması..Kahkahalar,anlamaya çalışmalar,Fransız kalmamak için ihtilal başlatmalar…Derken Allahuekber.. ve çıt yok herkes gömülmüş yemeklere.E hani gülüyorduk hani bir şey anlatıyorduk yok abi millet aç )) Bende açtım baya,ADAM HAKLI BEYLER .Izgaralar güzeldi elma dilim patatesler,ardından profiterol filan iyi geldi.Midem bayramlığını giydi resmen.Sonra malumunuz efendim fotoğraf çekinmeler.Flaşların biri kapanıyor,diğeri patlıyor..Emiri kırmamak için ta yerimden kalkıp dar saldalye arkalarından geçip yanına gidip fotoğrafa katılıyorum.Adliye de çalışmaya başlamış.”Ben devlet memuruyum” diye ahkam kesiyor.Gülüyoruz ediyoruz..Buradan kalkalım başka yere geçelim diyorum kalkıyoruz.Hesapta ciğerimize saplanıp bizle birlikte geliyor.Dım dım dım dım …!
Yolda yürüyoruz trafiğin en b.ka sardığı yerde 12 kişinin karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını hayal edin …Emircim duruma hemen el koyuyor.”Ben devlet memuruyum.Geçin çocuklar !” diyor ve trafik polisi havasında bizi karşıdan karşıya geçiriyor.Korna seslerinin 10desibeli buluyor..Modaya doğru çıkıyoruz.Nargile içmek için.Yolda okul anılarından konuşuyoruz..Tam iniyoruz bir sokaktan aşağı,camda beyaz pofidik hafif öküzümsü bembeyaz bir köpek.Ah fotoğraf çekinelim şu şapşalla diyoruz.Alper ben gizu geçiyoruz pencerenin altına.(Yalnız beni bilenlerde köpek fobim odlunu gaed iyi bilirler.Yani ben uzaktan severim hayvanları )  (Hayır senin neyine fotoğraf..) 
 Neyse öküzcük mutlu halinden bizde gülüyoruz flaş patlıyor derken hayvan bir havlıyorr  dedim tamam üstümde şimdi ! Tsubasanın utanırken terlemesi gibi 1snden kısa bir sürede alnımdan terler akıyor.Kalp zaten kalp değil arabanın su pompası )) Kaçmışım hatırlamıyorum desem yeridir.Alper de dalga geçiyor gizuyla ve benle..Sonra şuan adını hatırlayamadığım güzel bir yerde oturduk.Yalnız anlayamadığımız bir koku sorunu vardı.Kadıköy evlendirme dairesinin önündeki derinin modaya kolu olup olmadığını düşünmeye başladık ))   (Zaten öyle bir dere yok .Dere geçiyor,adamlar köprü yapmışlar üstüne gelinle damadı ordan geçiriyorlar sanki deniz ! anasını satıyım.Sonra adamlar köprüyü boğaz köprüsüymüş gibi süslediler ışıklar filan değişiyor ulan b.kun üstünden geçiyorsun köprü boğaz köprüsü olsa kaç yazar.Parisin köpeği bile geçmez ordan.Kaldı ki mantığı nedir ya o kokuyu çekip evlenmenin ? Apaçi köprüsü evet aynen öyle.Başka bir ismi uygun göremiyorum o konsepte.)
Dedim dere-nane yapıyor adamlar heralde onun kokusu ..Güldük filan dalga geçiyoruz durup durup.Bir yandan da alperle tavla oynuyoruz,yeniyorum  kapatıyoruz tekrar hep beraber konuşuyoruz.Sonra saat geç oluyor kalkıyoruz ordan.Önder sağolsun gizuyla beni eve bırakıyor.Arabada 6kişiyiz.Önder,Alper,arda,çağrı,gizu..”Demir göğebakan” gafıma gülüyoruz..”Vatan Şaşmaz”ı “vatan sever” olarak hatırlayım adam asmaca da sorduğum birkaç hafta önceki olayımı anlatıyorum…Sonrası ev.Eve geldiğimde 12 filandı sanırım uyudum hemen.Ertesi sabah 9da izmite gidicektim çünkü Ayşeciğime.(bkz :seferi)
P.S :  Didem,Zeynep,Bihter,Neri,Lara,Gizu,Ekrem,Emir,Önder,Alper,Çağrı,Arda,Durmuş.
5i ızgara yedi,gerisi tavuk  )))

Eylül 01, 2010

Uzun Kollu Umutlar Giyip Ruhum Savaşıyor

Öğle tatilinde soyunma odasına gidip bir bankın üstünde şekerledim.Hiç şaşırma uyku için yapamayacağım bir şey yok.40yıl kölesi olurum gerekirse onunla evlenirim.Çocuklarımız olur adlarını sabah,öğle,akşam koyarım.Hepsinin göbek adı “gece”olur gerekirse.Ohh gelsin mutluluk gelsin saadet! Nescafeyle ölsem aldatmam yani final zamanı belki.Onda da gönlünü alırım ki okulu bırak derse hay hay deririm bırakırım okumam o derece yani..Saçmalığın hayal gücüyle buluştuğu yerdeyken artık uyumam gerektiğini anladım.Bu iyiliğim için gerekliydi.Ne var ki çok zeki olduğumdan sağıma yattım ve sağ tarafım şuan tutmuyor.Hay lanet ! Yatsana normal akşamcılar gibi sırtüstü.Hiç mi bir şey öğrenmedin adamlardan?Sağa dönüp yatmak senin neyine istikbal yataklarımı bu bank kardeşim.Uykusuzluk başıma vurduğu için çokta kızamıyorum kendime.Mantık aramıyorum uykusuz olduğum zamanlar.Naptın sen olum deyince de Bodruma da gittik beraber diyemiyor.Bende kızmıyorum kabulleniyorum bu uyku sersemi şapşal halimi.Derken pamukkafa başını bankın soğuk zeminine koydu ve bir şeyler düşünmeye başladı.Bunu ona düşündüren şeyin ne olduğunu,bunlar aklından geçerken uykuda olup olmadığını,gerçekten de savaşı kazanıp kazanmadığını sormadı kendine.Uyku ile gerçek arasında bir yerde şunları düşündü…..
Bazı insanlar girdikleri savaştan teslim bayrağını göndere çekerek kurtulurlar.Bazılarıysa seneler de sürse geri adım atmadan savaşırlar.İnada bindirirler bu savaşı,ne için savaştıklarını bile unuturlar bir zaman sonra .Hatta bazen savaş verdikleri inançlarını, utandıracak hatalar yaparlar.İşte o zaman savaş artık amacından sapar sadece kazanılması gerekilen bir zafer olarak görülmeye başlanılır.Sözlük anlamıyla tanıştırmak gerekirse,”hırs” blog,”blog” bu da hırs…
Ben 2.söylediğim sınıfın listesinde baş sıralardayım.Bu savaşta devamsızlığım yok.Rapor alıp ta bu savaştan kaçanlara zaman zaman özensem de benim öyle bir lüksüm hiç olmadı.Bu savaştan DZ ile kalamam.İnandığım şeyi alana kadar savaşacağım evet belki bu uğurda inançlarımla ters düşecek “kusursuz AA hatalar” yapacağım.Zaman gelecek kendimden soğuyacağım,nefret edeceğim.Ama vazgeçmeyeceğim.Seneler sürdü bu savaş ve hala da sürüyor.İçimdeki şehre bakıyorum ; ayakta kalmayı başarabilen sağlam binalarım hala var mı diye…İnancıma şah dersek bu savaşı kaybedersem mat edilmiş olacağım.Kaybedemem…Eğer kaybedersem,kazanmak için işlediğim günahlar,boynuma bağlayıp ipini çektiğim hatalar,pişmanlıklar boşa yaşanmış olacak ve ben kendimi o zaman hiç affetmeyeceğim. Kazanmalısın bu savaşı.
 İçimde bir şehir yakılıp yıkılırken ben surlara çekilmek yerine ordumun en önünde düşmana ateş açıyorum.Artık kaybedecek bir şey yok hayat..Ama kazanırsam,kaybetmekten korkacağım şeylerim de olacak.Bu yüzden savaşacağım gece gündüz,aklımın bilmediğim o ıssız limanlarında pusuya yatacağım.Soğuktan titrediğim günler oldu, kazandığımda kaybetmekten korkacağım şeyleri düşünüp ısındım.Çünkü uzun kolluydu umutlar…Giymeyeceğim artık içimi titreten o askılı pişmanlıkları…Hatırlamayacağım hiçbir hatayı.Beni benden alanlara el sallayacağım,bir trenin kalkış sesi düdüğünden sonra cam kenarı koltuğumdan doğrulup..Yüzlerine gülüp el sallayacağım içimden s.ktirin gidin derken.Ve sonra nefesini hissedeceğim bir soluğun,boynumda.Döneceğim beni ben yapan ruhla öpüşeceğim,trendeki diğer yolculara aldırmadan,savaş yorgunluğumu umursamadan,ruhuma dokunmasına izin vereceğim onun ruhuna dokunurken,sallanan rayların üzerinde bir tren vagonunda sarılırken, denge sallamaya çalışıp düşeceğiz,güleceğiz … Maviliklerin üstünden,yeşil vadilerin içinden ve birbirimize baktığımızda savaşımın son zaferinden bir şampanyanın patlayışını duyarak geçip gideceğiz umutla yarının buluştuğu o istasyona...Elleri ellerime değecek şu kahpe kaderin,ama ben bu sefer ona güvenmeyeceğim.Beni ben yapan ruhla sevdiğim o ruhla kaçacağım ondan ;kaderden.Halüsilasyonlarımda önceki hayatımdan yanılsamalar göreceğim.Lanet edeceğim o hatalara o yıpranışlara.Uyandıracak beni sevgili ruhum ona sarılıp ağlayacağım.İyi ki varsın,iyi ki benimlesin diyeceğim.Ben hep buradayım diyecek.Önceki hayatında yanında olmadığımı sanıyorsan yanılıyorsun.Ben senin en büyük günahları işlediğin zamanlar da bile aklının ücra köşelerinde yüzünü hiç göremediğin ama sesini hep duyduğun “yapma” diyendim,o sestim diyecek.Ama yaptım …Hepsi savaşı daha kısa sürede kazanmak içindi…Kazandın mı peki daha kısa sürede kazandın mı ? Hayır lanet olsun hayır!Aptal hatalarım aptal günahlarımla daha da uzattım savaşı,içimdeki şehir daha çabuk yanmaya başladı.Savaş bitmeden bahçeme ektiğim çiçekler toprağımla kavgalı,duman kokup gittiler…Ben savaşı kazanmak için yaptığım hatalarla ,savaşı daha da uzattım.Ama ne mi oldu ? Daha güçlü oldum.Daha korkusuz,daha yenilmez oldum.Kendinden nefret etmeye başlayan bir insanın kendini,kendine affettirebilmesi için yapamayacağı bir şey yoktur.Yoktu da,savaştım….Bu ruhumu yaşlandırsa da kendini seven biri yaptı beni,alıp götürdü kütüğü başka şehirlere,başkalarına ait olan nefretimi…
Savaş bittiğinde bile inanamadım bittiğine terk edemedim surlarımı.Çok zaman sonra,seneler süren savaşın bittiğine artık ikna olduğum bir vakitte beni ben yapan ruh çıkageldi.İçimdeki bu şehri baştan inşa ettik.Evet bir mühendistim ama içimdeki havayı kirletecek diye araba fabrikaları bile kurmadım.Bir daha yıkılamazdı bu şehir.Bu göze alınamazdı.Varsın bisiklete binsin sevdiklerim içimdeki sevgi sokaklarının trafiğinde.Arabalar olmayacaktı artık.Ama trafik lambaları olacaktı yine.Sokak isimleri olacaktı şehrimde.Pişmanlık,hata,ayıp,…..vb sokaklar hep boş olacaktı yol çalışmaları nedeniyle.Ömrüm boyu sürecekti bu yol çalışmaları o sokaklarda.Böylece içimdeki hiç kimse uğramayacaktı o sokaklara.Mutlu mesut koşup güleceklerdi denizimin maviliğinde kuş seslerinde …Emre Aydının “Bu Yağmurlar”ı hiç uğramayacaktı saçları yeni fönlü mutluluğuma.Kabarmayacaktı bozulmayacaktı o mutluluğun saçları bir daha.Yağmur yağacaksa,mutluluk uyurken yağmalıydı.Ki bence artık gözlerden yaş gelmemeliydi bunca yıl süren savaşın zaferinin ardından.Bozulmasın mutluluğumun saçları ve akmasın rimelim…
Hoş geldin hayat! Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum salonda bekle beni…

P.S : Savaş sırasında savaşın neresinde olduğunu bilmezsin,bilemeyiz.Ama yavaş yavaş kendini tekrardan sevmeye başladığını hissedebiliyorsan,savaşının sonlarına gelmişsin demektir.Ama sen,sen ol savaşın bitti sirenini duymadan bahçene çiçek ekme.O kuraklıkta çiçek ekilmez.Boşa masraf olum…:)