Hakkımda

Fotoğrafım
http://twitter.com/pamuksurat

Eylül 06, 2010

Eski Dostlarla Buluşma Günü


03.09.10
Gece  baldırıma ard arda giren kramplar,göz yaşlarımla çekilmez bir acı olduğunu tastikledi.Artık bir doktora gitmeliyim dedim.Annem geldi sesime.”ah”,”off”,”kahretsin! ” resmen krampla kavga ediyordum.Gözüm hiçbir şey görmedi.Tam geçti diye uzatıyorum ayağımı..Hoop bir daha bir daha.En son saw1 i çekmeyi düşündüm.Kesmeyi düşünürken bacağımı baktım diğer ayağıma da girdi.Dedim yok artık !çay mı ikram edeyim ne istiyorsun yüzsülüğe bak ya göbeğime de gircek mümkün olsa manyak kramp! Anneannem ,dedem ya da dedemin dedesi zamanında bir günah mı işledi de onun acısı torunu masum pamuksurat çekiyor ? Ödemeli atacaktım atalarıma çünkü hakikaten merak ettim yani..Fatmagülün suçu neydi ? diyecektim.Annem masaj filan yaptı hayal meyal hatırlıyorum acıdan ağrıdan kendimden geçmişim ..Biri suya okusa da onu içsem şip-şak iyileşsem diye düşündüm.Kafamdaki baloncuklara düşüncelerim sığmaz olmuştu.Annem kızdı klasik anne işte yok vitaminsizmişim.Tabi vitaminsiz olurmuşum.(mod : hem soruyor hem cevaplıyor)O kadar muz ,şeftali almış benim için de ben onların suratına bile bakmamışım.Sonunda çürümüşler o yüzden bana acımıyormuş çünkü hiç meyve yemiyormuşum ben nasıl çocukmuşum ? -Anne ben çocuk değilim. (duymuyor beni kaldığı yerden devam..) 

Nalet staj ! Kim gidecek şimdi bastonsuz bu halde işe ? Ayağa kalklıyım bir dedim yok böyle bir acı yok ! “Ah Boşu boşuna “ şarkısını söyleyip eski eşi ibo tarafından ayağından vurdurtulan Derya Tuna dan hiçbir farkım yoktu.Basbayağı bildiğin basamıyordum yere.Kanyonun suyundan geçercesine donmuştu ayağım.Anneme seslendim.”Kankaa ben ayağımın üstüne basamıyorum yalnız nasıl gitcem işe ?” .Annem de sen bilirsin gitme istersen dedi.Sanki annem Hondanın insan kaynakları rapor/izin departmanından sorumlu adamı …İşyerinden izin almış gibi mutlu oluyorum yastığa diyorum “gel buraya şapşal!” sarılıp uyuyorum.12 gibi uyanıyorum işte internetti filmdi derken zaman geçiyor.Akşama da bizim liseden arkadaşlarla buluşup iftara gideceğiz önceden planlanmış bir şey.Ama  gizuyla daha erken buluşmayı planladık.Ayağım mı ? Uyku,duş filan iyi geldi.Yok valla sallamıyorum kötüydü ama iyileşti )) tabiî ki topuklu ayakkabı giymeyi düşündürecek kadar değil babetin suyu çıkmadı pamuksurat aklından bile geçirme olum zaten sakatsın şehit olcan sonra annene maaş bağlıycaklar yapma böyle atraksiyonlar dedim.Kıyafet seçmem 15-17 dkkamı aldı.Gardolabı açıp önünde bağdaş kurup bakınan loser gençkız ..Yatağın üstündeki kıyafetlerden hiç bahsetmiyorum bile elim belimde onlara bakıp düşünüyorum filan sanki varmısın yokmusun da kutu numarası söyleyeceğim ) Neyse en son giyiniyorum.Hayda saç..T cetveli uzunluğundaki bu saçları düzleştirmek ayrı bir iş ve ayrı bir zaman dilimi.Çanta seçmek öyle.Makyaj zaten ayrı bir platform.Ama yoruyor insanı.Bitiyor hazırlanmam saate bakıyorum ama ya bu saatler ileri alınmış ya da ben gerçekten 1.5 saatte hazırlanmışım diyorum.Hemen çıkmam lazım.. Kızı kadıköyde boğanın yanında heykelleşmiş halde bırakamam.Tam çıkıyorum odadan , yapmaman gereken bir şey yapıyorum ve son kez odaya bakıyorum.Bakmaz olaydım! Oda,oda değil Malazgirt Savaşı toprakları sanki.Hemen aklıma annem geliyorrr.Bu odaya bir kilit almalıyım ! Anneme diyorimki çıkmadan “Anne -CİM ben çıkıyorum çok geç kaldım.Oda BİRAZCIK dağınık.Pasiflora almadan girme.Ben gelince toplayacağım(yalan).” Kadın alışkın bunlara artık tepki filan da vermiyor.Bir ara şey diyordu.”Bir gün eve geliceksin bütün bu yatağın üstündeki koltuğun üstündeki kıyafetleri bahçede göreceksin.Hepsini aşağı atacağım ! “ Korkuyordum huyuna gidiyordum “Haklısın anne ama gelince toplarım ki…Geç kaldığım için panikleyip dağıtıyorum bir de aradığımı bulamıyorum hiç..”sesim gittikçe cılızlaşırdı.Annemde bir şey demezdi.Artık il dışında okuyorum da 1 aylına eve geldim diye midir nedir hiçbir şey demiyor dağınıklığıma.Öyle ki ,odayı savaş alanı gibi bırakıp çıkıyorum.Eve geliyorum bakıyorum ki :  İSTOP “Yerli yerinde “..  ))
Sonra Kadıköyde buluşuyoruz gizucumla.Geziyoruz ben küpe alıyorum falanda filan.Sonra Durmuş arıyor,o da erken gelmiş alışveriş yapıyormuş.Yanımıza geliyor.Beraber ona bir şeyler bakıyoruz.Sonra saat 6.30 oluyor.Haldun Tanerin önünde birkaç arkadaşla buluşuyoruz.Sonra Balon Cafeye geçiyoruz.Evet o meşhur balonun altındaki cafe.İftar menülerini öğreniyoruz.3 masa birleştiriyor adamlar.Geçip oturuyoruz.Daha gelecek olanlar da var çünkü.Denize sıfır bir mekan,deniz otobüsü geliyor 3 boyutlu yaşıyorsun.Sana çarpar mı diye  düşünmeye başlıyorsun..Sonra diğer arkadaşlar da geliyor.12 kişi filan olduyoruz.Hatta Alper bile geldi.Yani okula 40 yılda bir gelen bu adamı mezunlar buluşmasında görmek beni gururlandırdı.Demekki adam yoklama olayına tavdı diye düşünmedim değil )Başladık konuşmaya “Nerdesin?Napıyorsun?Nerde kalıyorsun?Nasıl gidiyor?....vb” 1m engelli koşular gibi masadan masaya konuşmalar.Seslerin birbirine karışması..Kahkahalar,anlamaya çalışmalar,Fransız kalmamak için ihtilal başlatmalar…Derken Allahuekber.. ve çıt yok herkes gömülmüş yemeklere.E hani gülüyorduk hani bir şey anlatıyorduk yok abi millet aç )) Bende açtım baya,ADAM HAKLI BEYLER .Izgaralar güzeldi elma dilim patatesler,ardından profiterol filan iyi geldi.Midem bayramlığını giydi resmen.Sonra malumunuz efendim fotoğraf çekinmeler.Flaşların biri kapanıyor,diğeri patlıyor..Emiri kırmamak için ta yerimden kalkıp dar saldalye arkalarından geçip yanına gidip fotoğrafa katılıyorum.Adliye de çalışmaya başlamış.”Ben devlet memuruyum” diye ahkam kesiyor.Gülüyoruz ediyoruz..Buradan kalkalım başka yere geçelim diyorum kalkıyoruz.Hesapta ciğerimize saplanıp bizle birlikte geliyor.Dım dım dım dım …!
Yolda yürüyoruz trafiğin en b.ka sardığı yerde 12 kişinin karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını hayal edin …Emircim duruma hemen el koyuyor.”Ben devlet memuruyum.Geçin çocuklar !” diyor ve trafik polisi havasında bizi karşıdan karşıya geçiriyor.Korna seslerinin 10desibeli buluyor..Modaya doğru çıkıyoruz.Nargile içmek için.Yolda okul anılarından konuşuyoruz..Tam iniyoruz bir sokaktan aşağı,camda beyaz pofidik hafif öküzümsü bembeyaz bir köpek.Ah fotoğraf çekinelim şu şapşalla diyoruz.Alper ben gizu geçiyoruz pencerenin altına.(Yalnız beni bilenlerde köpek fobim odlunu gaed iyi bilirler.Yani ben uzaktan severim hayvanları )  (Hayır senin neyine fotoğraf..) 
 Neyse öküzcük mutlu halinden bizde gülüyoruz flaş patlıyor derken hayvan bir havlıyorr  dedim tamam üstümde şimdi ! Tsubasanın utanırken terlemesi gibi 1snden kısa bir sürede alnımdan terler akıyor.Kalp zaten kalp değil arabanın su pompası )) Kaçmışım hatırlamıyorum desem yeridir.Alper de dalga geçiyor gizuyla ve benle..Sonra şuan adını hatırlayamadığım güzel bir yerde oturduk.Yalnız anlayamadığımız bir koku sorunu vardı.Kadıköy evlendirme dairesinin önündeki derinin modaya kolu olup olmadığını düşünmeye başladık ))   (Zaten öyle bir dere yok .Dere geçiyor,adamlar köprü yapmışlar üstüne gelinle damadı ordan geçiriyorlar sanki deniz ! anasını satıyım.Sonra adamlar köprüyü boğaz köprüsüymüş gibi süslediler ışıklar filan değişiyor ulan b.kun üstünden geçiyorsun köprü boğaz köprüsü olsa kaç yazar.Parisin köpeği bile geçmez ordan.Kaldı ki mantığı nedir ya o kokuyu çekip evlenmenin ? Apaçi köprüsü evet aynen öyle.Başka bir ismi uygun göremiyorum o konsepte.)
Dedim dere-nane yapıyor adamlar heralde onun kokusu ..Güldük filan dalga geçiyoruz durup durup.Bir yandan da alperle tavla oynuyoruz,yeniyorum  kapatıyoruz tekrar hep beraber konuşuyoruz.Sonra saat geç oluyor kalkıyoruz ordan.Önder sağolsun gizuyla beni eve bırakıyor.Arabada 6kişiyiz.Önder,Alper,arda,çağrı,gizu..”Demir göğebakan” gafıma gülüyoruz..”Vatan Şaşmaz”ı “vatan sever” olarak hatırlayım adam asmaca da sorduğum birkaç hafta önceki olayımı anlatıyorum…Sonrası ev.Eve geldiğimde 12 filandı sanırım uyudum hemen.Ertesi sabah 9da izmite gidicektim çünkü Ayşeciğime.(bkz :seferi)
P.S :  Didem,Zeynep,Bihter,Neri,Lara,Gizu,Ekrem,Emir,Önder,Alper,Çağrı,Arda,Durmuş.
5i ızgara yedi,gerisi tavuk  )))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder