Öğle tatilinde soyunma odasına gidip bir bankın üstünde şekerledim.Hiç şaşırma uyku için yapamayacağım bir şey yok.40yıl kölesi olurum gerekirse onunla evlenirim.Çocuklarımız olur adlarını sabah,öğle,akşam koyarım.Hepsinin göbek adı “gece”olur gerekirse.Ohh gelsin mutluluk gelsin saadet! Nescafeyle ölsem aldatmam yani final zamanı belki.Onda da gönlünü alırım ki okulu bırak derse hay hay deririm bırakırım okumam o derece yani..Saçmalığın hayal gücüyle buluştuğu yerdeyken artık uyumam gerektiğini anladım.Bu iyiliğim için gerekliydi.Ne var ki çok zeki olduğumdan sağıma yattım ve sağ tarafım şuan tutmuyor.Hay lanet ! Yatsana normal akşamcılar gibi sırtüstü.Hiç mi bir şey öğrenmedin adamlardan?Sağa dönüp yatmak senin neyine istikbal yataklarımı bu bank kardeşim.Uykusuzluk başıma vurduğu için çokta kızamıyorum kendime.Mantık aramıyorum uykusuz olduğum zamanlar.Naptın sen olum deyince de Bodruma da gittik beraber diyemiyor.Bende kızmıyorum kabulleniyorum bu uyku sersemi şapşal halimi.Derken pamukkafa başını bankın soğuk zeminine koydu ve bir şeyler düşünmeye başladı.Bunu ona düşündüren şeyin ne olduğunu,bunlar aklından geçerken uykuda olup olmadığını,gerçekten de savaşı kazanıp kazanmadığını sormadı kendine.Uyku ile gerçek arasında bir yerde şunları düşündü…..
Bazı insanlar girdikleri savaştan teslim bayrağını göndere çekerek kurtulurlar.Bazılarıysa seneler de sürse geri adım atmadan savaşırlar.İnada bindirirler bu savaşı,ne için savaştıklarını bile unuturlar bir zaman sonra .Hatta bazen savaş verdikleri inançlarını, utandıracak hatalar yaparlar.İşte o zaman savaş artık amacından sapar sadece kazanılması gerekilen bir zafer olarak görülmeye başlanılır.Sözlük anlamıyla tanıştırmak gerekirse,”hırs” blog,”blog” bu da hırs…
Ben 2.söylediğim sınıfın listesinde baş sıralardayım.Bu savaşta devamsızlığım yok.Rapor alıp ta bu savaştan kaçanlara zaman zaman özensem de benim öyle bir lüksüm hiç olmadı.Bu savaştan DZ ile kalamam.İnandığım şeyi alana kadar savaşacağım evet belki bu uğurda inançlarımla ters düşecek “kusursuz AA hatalar” yapacağım.Zaman gelecek kendimden soğuyacağım,nefret edeceğim.Ama vazgeçmeyeceğim.Seneler sürdü bu savaş ve hala da sürüyor.İçimdeki şehre bakıyorum ; ayakta kalmayı başarabilen sağlam binalarım hala var mı diye…İnancıma şah dersek bu savaşı kaybedersem mat edilmiş olacağım.Kaybedemem…Eğer kaybedersem,kazanmak için işlediğim günahlar,boynuma bağlayıp ipini çektiğim hatalar,pişmanlıklar boşa yaşanmış olacak ve ben kendimi o zaman hiç affetmeyeceğim. Kazanmalısın bu savaşı.
İçimde bir şehir yakılıp yıkılırken ben surlara çekilmek yerine ordumun en önünde düşmana ateş açıyorum.Artık kaybedecek bir şey yok hayat..Ama kazanırsam,kaybetmekten korkacağım şeylerim de olacak.Bu yüzden savaşacağım gece gündüz,aklımın bilmediğim o ıssız limanlarında pusuya yatacağım.Soğuktan titrediğim günler oldu, kazandığımda kaybetmekten korkacağım şeyleri düşünüp ısındım.Çünkü uzun kolluydu umutlar…Giymeyeceğim artık içimi titreten o askılı pişmanlıkları…Hatırlamayacağım hiçbir hatayı.Beni benden alanlara el sallayacağım,bir trenin kalkış sesi düdüğünden sonra cam kenarı koltuğumdan doğrulup..Yüzlerine gülüp el sallayacağım içimden s.ktirin gidin derken.Ve sonra nefesini hissedeceğim bir soluğun,boynumda.Döneceğim beni ben yapan ruhla öpüşeceğim,trendeki diğer yolculara aldırmadan,savaş yorgunluğumu umursamadan,ruhuma dokunmasına izin vereceğim onun ruhuna dokunurken,sallanan rayların üzerinde bir tren vagonunda sarılırken, denge sallamaya çalışıp düşeceğiz,güleceğiz … Maviliklerin üstünden,yeşil vadilerin içinden ve birbirimize baktığımızda savaşımın son zaferinden bir şampanyanın patlayışını duyarak geçip gideceğiz umutla yarının buluştuğu o istasyona...Elleri ellerime değecek şu kahpe kaderin,ama ben bu sefer ona güvenmeyeceğim.Beni ben yapan ruhla sevdiğim o ruhla kaçacağım ondan ;kaderden.Halüsilasyonlarımda önceki hayatımdan yanılsamalar göreceğim.Lanet edeceğim o hatalara o yıpranışlara.Uyandıracak beni sevgili ruhum ona sarılıp ağlayacağım.İyi ki varsın,iyi ki benimlesin diyeceğim.Ben hep buradayım diyecek.Önceki hayatında yanında olmadığımı sanıyorsan yanılıyorsun.Ben senin en büyük günahları işlediğin zamanlar da bile aklının ücra köşelerinde yüzünü hiç göremediğin ama sesini hep duyduğun “yapma” diyendim,o sestim diyecek.Ama yaptım …Hepsi savaşı daha kısa sürede kazanmak içindi…Kazandın mı peki daha kısa sürede kazandın mı ? Hayır lanet olsun hayır!Aptal hatalarım aptal günahlarımla daha da uzattım savaşı,içimdeki şehir daha çabuk yanmaya başladı.Savaş bitmeden bahçeme ektiğim çiçekler toprağımla kavgalı,duman kokup gittiler…Ben savaşı kazanmak için yaptığım hatalarla ,savaşı daha da uzattım.Ama ne mi oldu ? Daha güçlü oldum.Daha korkusuz,daha yenilmez oldum.Kendinden nefret etmeye başlayan bir insanın kendini,kendine affettirebilmesi için yapamayacağı bir şey yoktur.Yoktu da,savaştım….Bu ruhumu yaşlandırsa da kendini seven biri yaptı beni,alıp götürdü kütüğü başka şehirlere,başkalarına ait olan nefretimi…
Savaş bittiğinde bile inanamadım bittiğine terk edemedim surlarımı.Çok zaman sonra,seneler süren savaşın bittiğine artık ikna olduğum bir vakitte beni ben yapan ruh çıkageldi.İçimdeki bu şehri baştan inşa ettik.Evet bir mühendistim ama içimdeki havayı kirletecek diye araba fabrikaları bile kurmadım.Bir daha yıkılamazdı bu şehir.Bu göze alınamazdı.Varsın bisiklete binsin sevdiklerim içimdeki sevgi sokaklarının trafiğinde.Arabalar olmayacaktı artık.Ama trafik lambaları olacaktı yine.Sokak isimleri olacaktı şehrimde.Pişmanlık,hata,ayıp,…..vb sokaklar hep boş olacaktı yol çalışmaları nedeniyle.Ömrüm boyu sürecekti bu yol çalışmaları o sokaklarda.Böylece içimdeki hiç kimse uğramayacaktı o sokaklara.Mutlu mesut koşup güleceklerdi denizimin maviliğinde kuş seslerinde …Emre Aydının “Bu Yağmurlar”ı hiç uğramayacaktı saçları yeni fönlü mutluluğuma.Kabarmayacaktı bozulmayacaktı o mutluluğun saçları bir daha.Yağmur yağacaksa,mutluluk uyurken yağmalıydı.Ki bence artık gözlerden yaş gelmemeliydi bunca yıl süren savaşın zaferinin ardından.Bozulmasın mutluluğumun saçları ve akmasın rimelim…
Hoş geldin hayat! Elimi yüzümü yıkayıp geliyorum salonda bekle beni…
P.S : Savaş sırasında savaşın neresinde olduğunu bilmezsin,bilemeyiz.Ama yavaş yavaş kendini tekrardan sevmeye başladığını hissedebiliyorsan,savaşının sonlarına gelmişsin demektir.Ama sen,sen ol savaşın bitti sirenini duymadan bahçene çiçek ekme.O kuraklıkta çiçek ekilmez.Boşa masraf olum…:)
Tekila fiyatları mı arıyorsunuz? Tıklayın: tekila fiyatları
YanıtlaSil